Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
John Steinbeck’in Oğluna Yazdığı Mektuptan Aşk Hakkında Düşünceleri
Öncelikle -eğer aşıksan- bu güzel bir şey, hatta bir insanın başına gelebilecek en güzel şey. Kimsenin bunu küçümsemesine ya da hafife almasına izin verme. Aşkın da çeşitleri vardır. Kimisi bencil, doyumsuz, egoist bir aşıktır, aşkı yalnızca kendini yüceltmek için kullanır. Bu çeşit, çirkin ve sakat bir aşk çeşididir. Diğerinde ise, içindeki tüm güzellik dışına taşar -şefkat, nezaket, saygı- O kişinin kendine has ve değerli olduğunu kabul edersin. İlk aşk çeşidi seni hasta eder ve kendini küçük ve değersiz hissetmene sebep olur. Ancak ikincisi içindeki gücü ortaya çıkarır ve seni cesur kılar, şu ana dek sahip olduğunu bile düşünmediğin bir bilgelik sunar sana. Bunun çocuksu bir aşk olmadığını söylüyorsun. Eğer bu kadar derin hisler besliyorsan, elbette çocuksu bir aşk değildir bu. Ancak tabii bana ne hissettiğini danışacağını sanmıyorum. Sen herkesten daha iyi bilirsin. Ben sana ancak şu konuda yardımcı olabilirim: Ne yapman gerektiği. Aşk için çok memnun ve minnettar olmalısın. Eğer birini seviyorsan -hayır demende de hiçbir sakınca yok tabii ki- şunu hatırlamalısın ki bazı insanlar çok utangaç olabilirler. Kızlar, erkeklerin ne hissetiğini kolayca anlayabilirler, ancak bunu duymak da isterler. Bazen de hislerine karşılık alamayabilirsin, ancak bu, o hisleri daha az değerli ve güzel yapmaz. Son olarak, neler hissettiğini biliyorum çünkü zamanında aynılarını ben de yaşadım ve senin de bu duyguyu tatmandan ötürü çok mutluyum. Kaybetmekten korkma. Eğer doğruysa, gerçekleşir. Önemli olan şey acele etmemektir. Güzel olan hiçbir şey elden gitmez.
konuşmanın kavramsal mantığı ya da konuşmanın mantıksal kavraması?
Ama en önemli iletişim imkanı, en önemli anlaşma zemini konuşmakla elde edilir Konuşmak nedir? Konuş mak pronominal bir fiildir. Yanı dönüşlü bir fiildir Yanı iki insan, iki insan konarlar. Tıpkı bakışmak gibi. Konarlar. Nereye konarlar? Belli bir anlam bölgesine konarlar. Böylece konuşurlar. Onun için ben burada nutuk çektiğim zaman pek konuşmuş sayılmam. Sadece konmuş sayılırım. O yüzden bunu tabii bir konuşmaya dönüştürmek lazım.
Reklam
400 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
" Biz birbirimize çok benziyoruz. Sen ölüyorken aşkını yaşatmak için çabalıyorsun. Ben ölen aşkımı yaşatmak için çabalıyorum... Biz sevgimizi doyasıya yaşayan ve o sevgiyi yaşamak için yaşatan kadınlarız. O yüzden hiçbir zaman ölmeyiz. Yaşa ve Yaşat " Selam Öyle bir kitap okudum ki ... Başladıktan sonra elimden bırakamadım, duygudan
Söz Ver Bana
Söz Ver BanaSerpil Ünal · İBK - İz Bırakan Kalemler · 014 okunma
197 syf.
8/10 puan verdi
ㅤNaoki Urasawa, Osamu Tezuka'nın yaratmış olduğu Astro Boy mangasının içinden bellirlediği bir senaryoyu alıp onu kendince yeniden şekillendirmiştir. Manga kapaklarında zaten bu iki mangakanın ismi yazıyor. MyAnimeList'te Pluto mangasının Story&Art kısmına Urasawa yerine Story kısmına Osamu Tezuka, Art kısmına Urasawa yazılmış.
PLUTO: Naoki Urasawa x Ozamu Tezuka, Band 001
PLUTO: Naoki Urasawa x Ozamu Tezuka, Band 001Naoki Urasawa · Egmont Manga & Anime · 200730 okunma
Yaklaşık 30 yıl önce sağlıklı yaşam konusunda, yağsız, daha doğru bir deyişle kolesterolsüz bir yaşamın temelleri atıldı. Özellikle kalp damar sisteminde yaptığı etkiler nedeniyle kolesterol, gerçekten de insanların çok korktuğu bir kâbusa dönüştürüldü. Besinlerden alınan yağın, kolesterolümüzü yük- selterek kalp krizi ve felç riskini artırdığı ile ilgili birçok yayın bulunmaktadır. Peki, yağ gerçekten de bu kadar kötü müdür? Aslında bu konuda en ünlü örnek yumurtadır. Koskoca bilim dünyası ve bilim insanları basit bir yumurta konusunu bile bir türlü çözememişlerdir. Yumurta birkaç yıl kalbe zararlı olur, sonra bir anda birkaç kişi çıkar ve "Tüh, yanılmışız, aslında kalbe çok yararlıymış" der. Aslında bilimin hastası olmamızın en önemli nedeni de bu özelliğidir. Çünkü bilim o kadar dürüsttür ki kendi bulduğu bir bilgiyi yine kendisi çöpe atabilir. Bazen çöpten çıkarıp, beğenmeyip yine çöpe atabilir. Çünkü söz konusu olan bir çıkar ilişkisi olmadığı için sadece işine gücüne bakar. Bilimi ilgilendiren yegâne şey o anki koşullarda gerçekleşme oranı en yüksek olan ihtimale yönelmektir. Gerisi hikâyedir. Tabii burada bahsettiğimiz, etik kurallara uygun çalışmaları içeren bilimdir.
712 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Geleceğin Dünyasından Geçmişin İzleri
1960’lı yıllarda yazılmış, epik ve modern bir destansılığa sahip olan “Dune” evrenine giriş niteliği taşıyan bu yapıtın henüz ilk sayfalarında şu diyaloglar geçmektedir: "Neden insanları bulmak için sınav yapıyorsunuz?" diye sordu. "Sizi özgürleştirmek için." "Özgürleştirmek mi?" "Bir zamanlar, insanlar
Dune
DuneFrank Herbert · İthaki Yayınları · 202111,6bin okunma
Reklam
Hayatta en önemli şey nedir? Açlık çekilen bir ülkede biri­ ne bu soruyu sorarsak cevap "yemek" olacak; donmakta olan bi­rine aynı soruyu sorarsak cevap "sıcak" olacaktır. Kendini yalnız ve çaresiz hisseden birine soracak olursak cevap mutlaka "diğer insanlarla beraber olmak" olacaktır. Ama bütün bu ihtiyaçlar giderildikten sonra, bütün insanla­rın ihtiyacı olan bir şey daha var mıdır hala? Filozoflar buna "evet" diye cevap verirler. Onlara göre insan sadece ekmekle yaşayamaz. Tabii ki bütün insanlar yemek yemelidir. Ayrıca sevil­meye ve ilgi görmeye ihtiyaçları vardır. Ama bütün insanların ih­tiyacı olan bir şey daha vardır: Kim olduğumuzu ve neden yaşa­dığımızı bilmek. Neden yaşadığımız konusuna ilgi duymak pul biriktirmek gibi rastlantısal bir ilgi değildir. Böyle sorularla ilgilenen insan neredeyse bu gazegende var olduğumuzdan beri insanların üze­rinde konuştukları bir şeyle ilgilenmiş oluyor. Uzayın, yerkürenin ve burada oluşan hayatın ne olduğu sorusu, son olimpiyat oyun­larında en fazla altın madalyayı kim aldı sorusundan çok daha büyük ve önemli bir sorudur.
Yaşamın rehberliği olmadan ortaya konacak her ideolojinin eksik olduğunu, binlerce acı tecrübenin sonucunda öğrenmiş olmamız gerek. İnsanın en önemli eksikliği, varlığının maddî düzeydeki bilgi birikimine karşı bigâneliğidir. Sürekli zihninde ve kendi vehmettiği kurallar içinde yaşayan insan , ne olduğunu kolaylıkla unutur ve olmadığı bir şeyi olabilmek için dünyayı hem kendisine hem de diğer türdaşlarına sıklıkla cehennem eder . Bu acı gerçeği, tarih boyunca sürekli önümüze konan (Nemrutlar, Firavunlar, Hitlerler gibi nice) deneyimlerle tatmış olmamıza rağmen, hâlâ bu basit dersi öğrenemiyor; hep aynı sınavda, hep aynı sorularda, aynı yanlışları yapıp duruyoruz. Eh, insanız, tabii ki unutuyoruz diyebilirsin ancak ben de sana, Yeni Dünyanın Cesur İnsanı kendisine her gün bu acı gerçekleri hatırlatabilen kişi olmak durumunda, diyeceğim.
6.cilt
1386. Ebû Hureyre radıyallâhu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "İnsanoğlu öldüğü zaman bütün amellerinin sevabı da sona erer. Şu üç şey bundan müstesnadır: Sadaka-i câriye, istifade edilen ilim, kendisine dua eden hayırlı evlat." Müslim, Vasiyyet 14. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vasâya 14; Tirmizî, Ahkâm 36; Nesâî,Vasâyâ 8. ... Tabiî ki bu ilim ve bilgilerin faydalı ve hayırlı olması önemli bir şarttır. Çünkü zararlı bilgiler zararlı insanlardan daha kalıcıdır. Zira insan ölür gider, fakat zararlı fikirler devam eder. Bunun da sahibi için sürekli bir vebal olacağı açıktır.
176 syf.
·
Puan vermedi
Bağırıyorum Çünkü Öfkeliyim
Bu incelemeyi yazmak için çok fazla tecrübesizim ki. Pedagog değilim, anne değilim, öğretmen değilim. Yani çocuklarla çok fazla birlikte değilim. Bakış açım ona göre olacak. Şu bir gerçek, çocukları çok seviyorum. Minik insanlar hakkında yeni bilgiler öğrendikçe mutlu oluyorum :) Bir soru: Birisi size bağırsa, öfkelense, kızsa ve fiziksel şiddet
Bağırmayan Anneler
Bağırmayan AnnelerHatice Kübra Tongar · Hayy Kitap · 20173,081 okunma
Reklam
·
Puan vermedi
Özet / Değerlendirme
Kitap, bir banka görevlisi olan Mr. Lorry'nin 14 yaşındaki Lucy Manette ile buluşması ile başlar. Buluşmada Lorry, Lucy'e öldü sandığı babasının aslında yaşıyor olduğunu anlatır. Baba Dr. Alexandre Manette, Fransa'daki Bastille hapishanesinde 18 yıl gizlice hapis tutulmuştur. Sonrasında ise eski hizmetçisi tarafından kaçırılıp
İki Şehrin Hikayesi
İki Şehrin HikayesiCharles Dickens · Koridor Yayıncılık · 201958,6bin okunma
.... Atatürk'ün Din Hakkında Sansürlenen Görüşleri Atatürk'e ilişkin olarak 2 önemli çarpıtma yapılıyor. Biri Batılılaşma konusunda... Diğeri din konusunda... İlki, Atatürk'ün hedef olarak Avrupa'yı göstermediği iddiasına dayanıyor. İkincisi, -dinci kesimin ve medyanın sürekli yaptığı gibi- ısrarla Atatürk'ü dua ederken,
104 syf.
8/10 puan verdi
Fark ettim artık. İyi olacak kadar iyi değilim artık.Mutsuzluk veya umutsuzluk değil bu hal.İyi değilim sadece.Hem de hiç iyi değilim.. Adem, İstanbul üniversitesinde ceza hukuku dersleri veren bir profesör. Eşi Şule'nin ölümünden sonra derin bir yalnızlıkla başbaşa kalır. Kimsesi kalmamıştır hayatta. Bir gün tesadüfen karşılaştığı İsa ile duygudaşlık hisseder. İsa da onun gibidir, yalnız ve dertli. İsa'nın her gün deniz kenarına gidip çay içip kitap okumasının sebebinin bu olduğunu anlar.Onunla sohbetleri profesöre iyi gelir. Bir gün hayatının en önemli kararlarından birini alan profesör,yanına kendisi ve arkadaşı için kıyafet hazırlar,deniz kenarına gider. İsa tahmin ettiği gibi oradadır. İsa'ya durumu anlatır ve birlikte yolculuğa çıkar. Çıktıkları bu yolculuk ise ikisinde de derin izler bırakacaktır.. Son demlerimi yaşarken en azından bir şeyler anlatmak ve anlamak istiyorum ya da hissedilmek. Tabii ki çevremde insanlar var. Ama benzerlik yok. Onlar farklı pencerede, ben farklı. Ama sen o baktığım pencerede yanımda belirdin sanki.." Yazarın kalemini çok beğendim. Öyle ki Adem'in o yalnızlığını hissettiriyor insana, sanki yani başınızda geçiyor olaylar.Anlamını yitirirse bir gün hayat, nasıl yaşayacağını bilemez insan diyor yazarımız,ne kadar da doğru aslında bu cümle. Herkesin mucadelesi farklı,kimi başarırken kimi girdaplara sürükleniyor. Yalnızlık üzerine güzel bir kitap okumak isterseniz tavsiyemdir, yalnızlığın doğası çok iyi işlenmiş çünkü. Sonu çok güzeldi, ipuçlarını takip edin..
Yalnızlığın Yansıması
Yalnızlığın YansımasıFikret Dağlı · Salon Yayınları · 202412 okunma
"Benden bir şey olmaz" kanısı, oluşabilecek kalıplardan, yani bize zarar veren ve kökeni çocukluğa dayanan şemalardan yalnızca biridir. Şemalar hayatımızın haritaları gibidir. Bu haritada kişinin geçmişinde yaşantıladığı her şey gösterilmiştir. Bu yaşantılar kesinlikle kaderin bir sonucu değildir. Bize en yakın bakımı sağlayan anne-babalarımızın parmak izleridir bunlar. Transaksiyon analizi adı verilen psikoterapi eko- lünün kurucusu Eric Berne şöyle der: "Bütün çocuklar prens ve prenses olarak doğar, sonra ebeveynleri tarafından kurbağaya dönüştürülürler." Yakın zamanda Hrant Dink'in eşinin bebeklerden katil yaratan toplum diye tanımladığı durum da budur. Tabii ki şemaların oluşumunda doğuştan getirilen karakter özellikleri de rol oynar. Bundan hiç kuşku yok. Ama bir şemanın oluşumundan sorumlu olan en önemli etken, çocu- ğun en temel ihtiyaçlarını karşılamayan anne-babadır.
Sayfa 29 - PinhanKitabı okuyor
420 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Derin analizlerle dolu, okunası bir eser…
Oldukça sürükleyici bir biçimde aşkın ilahi ve dünyevi olan hallerini, farklı kültürlerden, farklı bakış açılarından, hatta farklı yüzyıllardan anlatıyor Elif Şafak. Mevlana ve Şems’in birbirlerine olan kuvvetli bağlılıkları, Ella ve Aziz’in birbirlerine olan aşkları insana dair olanı farklı özellikleri ile anlatıyor. Kitapta en çok büyüleyen, etkileyici kişi Şems. Çünkü Şems, dedikoduya aldırış etmeyen, meyhanedeki sarhoşu, hayat kadınını, pek çok kişinin aşağılayıp ötekileştirdiği kişilere yoldaş, onlara destek olan bir derviş. Onları kendinden ayırmıyor. Kimseyi yargılamıyor, aksine linç edilmeyi göze alarak onlara arka çıkıyor, onları savunuyor. Tabii bu yönüyle hiç kimse tarafından aşağılanmamış bir derviş olan Mevlana’ya da çok iyi bir öğretmen oluyor. Tabii halk Şems’i kötülüyor, Şems, cesurca gerçekleri dile getirdiği dünyada, kötü düşünceli, kalbi kararmış kişiler tarafından katlediliyor. Mevlana, Şems’in ölümü ile kahroluyor. Kitabın en sevdiğim özelliği toplumlarda din adı altında yapılan kıyımlara ışık tutması oldu. Bir de tabii en önemli felsefesi şu: Bir derviş ölür, diğeri gelir; bir hırsız ölür, diğeri gelir. Her şey zıttı ile birlikte anlamlıdır. Her şey her zaman bir bütündür, ne eksik ne fazla… Bu felsefe çeşitli boyutları ile tartışılabilir ancak sosyal linçin adaletsizliğine vurgusu bakımından bu eserin başyapıtlardan biri olarak değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyim…
Aşk
AşkElif Şafak · Doğan Kitap · 200967,3bin okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.