orkun gürbüz
@orkuncihan
281 okur puanı
Ocak 2022 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Simmel'in, kadın var oluş şeklini sembolize ettiğini düşündüğü yegane kültürel alan evdir. " Ev dingin, kendine yeten bütünlüğüne, diye yazıyor. Simmel, "kadının doğası ile gerçek ve sembolik bir ilişki üstlenmektedir; böylece ev, kadının büyük kültürel başarısı haline gelebilir.
Simmel'e göre, nesnel bir kadın kültürü kendi içinde çelişkili direk. Kadınlar modern hayata katıldıkça, dişiliği silinecek ve hakim rejimin erkek yabancılaşmasına maruz kalacaktır.
Modernitenin manzarasında kadın tarih öncesinden kalma hareketsiz iri bir kaya parçası gibi öylece uzanır
Okur Takip Önerileri
Kadınlar, Freud'un kavramıyla, hem libidal dürtülerin eksikliğinden hem de zayıf bir süperegodan dolayı acı çekerler.
Şaka yollu söylenen bir söz vardır " Aşk yuva özlemidir" ve ne zaman bir adam bir yeri veya memleketi düşünüp, hayali kurarken " burası bana tanıdık, daha önce bulundum ben burada" derse, bu yeri annenin üreme organı veya bedeni olarak yorumlayabiliriz.
Buradaki Freudyen referans anne bedeninin " tüm insanların bir önceki yuvası olan... bir zamanlar ve başlangıçta hepimizin yaşadığı yer.
Simmel'e ve Freud'a göre dişi beden özünde var olan doğum yerini simgeler, aşina olunan ama erkek öznenin geri dönüşü olmayan bir şekilde uzaklaştırıldıkları gizemli anavatanlarıdır
Kadın " Kendini her zaman evinde hisseder", öte yandan erkeğin evi kendisinin uzağındadır.
Kadınlar anneler olarak nostaljik duygunun klasik nesnesi olurken, onun öznesi olma ihtimalleri daha düşüktü. Geçmişi arzulanan yerine geçmişin kendisiydi leri, ev alanıyla özle it itilmiş olduklarından, evsizlik hissinden ve kaybedilen duyulan özlemden daha az muzdariptir.
Bu örneğinde ( lezbiyen) gösterildiği gibi, modern kadınlığın yaygın bir çok temsili, erkek fantezisinin takıntılarıyla yoğrulmuştur.
Erilliğin ayrıcalıklarından vazgeçmek zorunda kalmadan sanatçılara ve yazarlara daha geniş yelpazede zevkler ve özellikleri keşfetme imkanı sunduğundan, lezbiyen figürü modaya dönüşen sınırları zorlamanın bir sembolü oldu.
Modernin kadın kahramanı olarak lezbiyen insan statüsü, geleneksel cinsiyet rollerini, doğal heteroseksüelliğe ve biyolojik üremenin zorunluluklarına başkaldırarak bunları reddedişinden kaynaklanmıştır.
Tanrının ve kralın geleneksel ve sorgulamayan otoritesi modern aydınlanmanın eşitlik, kardeşlik ve kimlik mantığına yerini bırakırken, Mac Cannel'e göre modern toplum artık babanın yasasına devam ettirmemekte, daha çok erkek kardeşin rejimini temsil etmektedir. Kadınlar için bu tarihi gelişme, örtük olduğundan, daha da baskıcı bir tahakküm rejimleri getirmekte, modern ötekinin yokluğu ve kadın unsurunun ve arzusunun ortadan silinmesi üzerine kurulmaktadır.
Faust, hem macerayı hem de korkuyu, modern yaşamın muğlaklığını ve ironisini temsil eder. Bunlar, kapitalizmin mantığından doğan yaratıcı yıkımın ve sürekli dönüşümün örnekleridir.
Berman'a göre Faust'un karakterlerinde modernitenin çelişkileri tüm açıklığıyla resmedilmiştir. Bir yandan geleneğe ve yerleşmiş otorite biçimlerine karşı durmaktan kaynaklanan heyecan verici bir özgürlük duygusu, öte yandan, kendini kontrolsüz büyüme ve doğaya hakim olma arzusunda gösteren henüz gelişmekte olan burjuva bireyciliği.