'Bulutlar zaten yıldızlara intihar ipi takmış ölüler.'
'Efendim?'
'Bulutlar, ölü.'
'Nereden çıkardın bunu?'
'Tavan benim. Ben karar verdim. Gün boyu ölü varlıkları tavanda sallanıyor işte.'
'Peki... Gri bulutlar?'
'Ölürken pişman olanlar.'
'Yağmur?'
'Ölürken pişman olan bulutların ağlaması...'
Ciğerim patlayana nefesim göğüskafesimi acıtana kadar koştuk. Geçmişimizden uzaklara koşar gibi, peşimizden hayal kırıklıklarımız varmış gibi koştuk. Hayat bize tur bindirmiş gibi, yarını yakalamak istiyormuş gibi koştuk.
'Duracağın yerden emin değilsen durmayı arzulamayacaksın.'
Dedi ya, duracağın yerden emin olmadan durma, diye. Koşalım elbet duracak yer bulunur. Evet, ben buldum Dağınık Saç. Birkaç nefeslik, birkaç dakikalık ya da birkaç günlük...