Nietzsche’nin ses tonundaki özlem ve mutsuzluğu duyunca Breuer bir kumar oynamaya karar verdi. İşte burası, doğrudan doğruya hastasının ümitsizliğine açılan kapıydı. Kalemini bıraktı ve en düşünceli doktor tonlamasıyla, “Böyle bir durum, insanın günlerinin çoğunda işkence çekmesi, yalnızca birkaç gün kendini iyi hissetmesi, acıyla harcanan bir yaşam; ümitsizlik tohumlarının filizlenmesi, yaşama amacına karamsar bakılması için elverişli bir ortam gibi görünüyor” dedi.
Adı bilinmeyen bir ülkenin, adı bilinmeyen bir şehrinde, adı bilinmeyen bir adamın trafikte aniden kör olmasıyla başlar her şey.. Bu bir salgındır ve herkese yayılır.. Devletin salgını önlemek için ilk körleri, eskiden akıl hastanesi olarak kullanılan bir binaya toplamasıyla derinleşir kitap. Karakterlerin adı yoktur bu kitapta. Doktor, doktorun
"Böyle bir durum, insanın günlerinin çoğunda işkence çekmesi, yalnızca birkaç gün kendini iyi hissetmesi, acıyla harcanan bir yaşam; ümitsizlik tohumlarının filizlenmesi, yaşama amacına karamsar bakılması için elverişli bir ortam gibi görünüyor."
İsrail Mescid-i Aksa'ya şah çekecek. Umarım mat olmaz Aksa.
İsrail ve Büyük Satrançta Son Hamleler
Şah / Mat mı?
Satranç en sevdiğim oyun ve yedi yaşından bu yana oynarım. Oyunu bana öğreten babam dışında birçok iddialı ismi yendim. Bazen de kaybettiğim oldu doğal olarak. Fakat genel olarak fena bir oyuncu sayılmam.
Satrançta meşhur açılışlar vardır; İspanyol açılışı, Hint açılışı gibi. Aynı zamanda
.. köylü yaşamı denebilecek bir yaşamdı bu. Rüzgar, yağmur, mevsimler, anlık duygusal ortam, ev işlerine ilişkin küçük kaygılar bu yaşamı genelkurmayın genelgelerinden çok daha fazla etkileyerek dalgalandırıyordu: Genelgelerin yankısı da küçük bir dalganın tembel tembel kıyıya gelip kumda ölmesi gibi bu uyuklayan orman kenarlarında sönüp gidiyordu.
Burada savaşın, kendini insan yutan bir kumsalın ağzından uzuvlarını kurtarmak için çırpınan bir adam gibi, şiddetli hareketlerle beslenip yaşadığı açıkça anlaşılıyordu; şimdiki gibi felçli durumdayken toprak onu kavrayıp köklendiriyor, bir yere bağlıyor, asker de köylülüğe dönüş yapıyordu.
Ellerinde bir tek sihirli değneklerinin olmayışıdır belki de eksik olan :)
Geleneksel masal unsurlarıyla döşeli kitap; hem masallara uygun büyüler, sihirler, kötü kalpli cadılar, kazanlar ile işlenirken hem de bu ögelere ek olarak antik mistik ögeler ile fantastik bir dünyada geçiyor. Ayrıca bir o kadar da kendi dünyamızda yaşıyoruz. Kitabın ana