Cemaleddin'in görünüşü, inançları ve ilgileri Ruslarla aynıydı. Dünyayı, birlikte büyüdüğü muhafız alayının genç subayları gibi görüyordu. Onların fikirlerini ve umutlarını benimsemişti. Kafkasya'nın Rus hakimiyetine girmesi gerektiğine ve imparatorluğun bir parçası olmanın şanlı bir gaye olduğuna inanıyordu. Kafkasya'daki çatışmaları ve gaddarca eylemleri, kendi milletinin işi ya da babasının emri olarak değil, Rusların giriştiği adil savaşın korkunç bedeli olarak görüyordu. Ruslara direnen dağlıları suçlamıyordu. Hatta hayranlık duyduğu günler dahi oluyordu. Fakat hakiki medeniyetin ne olduğunu, Batı dünyasının özünde neyi temsil ettiğini öğrenmek istiyordu. Rus hakimiyetinin, dağlılara barış, adalet ve refah getireceğine inanıyordu. Girdiği askeri sınavları büyük başarıyla geçti. Cemaleddin'i İmparatorluk Muhafızı olarak görevlendiren Çar, onun kendi halkına karşı savaşmasını uygun bulmuyordu. Onun hakkında başka planları vardı. Bir gün akan kan durduğunda, Cemaleddin'i Kafkasya'ya gönderecekti. Şamil'in oğlu ve Çar'ın piyonu olan Cemaleddin'den mükemmel bir vali olurdu.