Diri diri, üzerine toprak atılarak öldürülen kor ateşler gibi üfleyerek söndürdüm hayalimi ve mumun alevini.
Tabiatı aşağılayan yüceliğiyle Eyfel kibirli bir ejderha, biz de onun sırtındaki efendileri olmuştuk.
Yazarımızın kalemiyle ilk tanışmam ve iyiki tanışmışım diyorum. Bir aşk anca bu kadar duygu yüklü, kalpten hissedilen kelimelerle anlatılırdı. Yalın, akıcı ve bir o kadar dolu
Gelelim az spoili konumuza. Kitabımız Sümeyra ve Burak’ın ilk tanışmalarıyla başlıyor. Türkiyedeyken birbirlerinden haberleri olmayan bu iki genç Almanya’da üniversitenin bir kafesinde karşılaşınca birbirlerinin hayatlarına aşkla giriyorlar. Kısa sürede bu aşkları ciddileşiyor ve nişanlanıyorlar. Fakat kaderin onlar için farklı farklı bir yazısı var. Sümeyra’nın kolon kanseri olması Burak’ı çok üzsede kitabın başlarında birlikte keyifle yaptıkları gezilere önce şahit oluyoruz. Birbirlerine olan aşklarına, aralarındaki o güzel sohbetlere dalıyoruz.
Bir Paristeyiz, bir Belçikada. Sohbetleri esnasında Sümeyra’nın hayat bakış açısını okuyoruz sıklıkla. Öyle güzel bir penceresi varki size anlatamam dünyaya baktığı.