Beyaz Felaket. Kitap, Trafikte ilerlemekte olan bir adamın yeşil yanmasına rağmen hala ilerlememesi ile başlıyor çünkü adam birdenbire her yeri süt beyazı görmeye başlamış yani kör olmuştur. İnsanlar bir süre söylendikten sonra içlerinden bir adam köre yardım ederek onu evine götürür. Adam eve getirildiği zaman hala olayın şokundadır anlamaya
"Göğsümde çocuk özlemiyle nükseden bir sızı vardı.Kendi çocuğumu sevmek,öpmek... Benim bu yalnız ve hayal kırıklığından ibaret evliliğimin telafisi olabilirdi."
Kate,ailesini kaybetmiş,hayatta tek akrabası teyzesi ile yaşamaktadır.Mery teyzesi maalesef çok iyi bir ebeveyn değildi.Oradan kurtulmak için baharat tüccarıyla evlenir ve bambaşka bir yaşama adım atmıştı.Henüz evliliğinin en güzel günlerinde iken 1666 yılında büyük bir yangın ile sınanırlar.Her şeylerini bu yangında kaybeden Kate,eşi ve eşinin ailesi çok zor günler kapıdadır.
Artık yeni bir şehirde yeni insanlar ile yaşamlarını sürdürmeye devam ederken hayatlarına giren Hackett ile bilinmezliğe yol alırlar.Kate mutlu günlerin geldiğini düşünürken kocasının intihar ettiği haberiyle yıkılır.Artık Hackett peşini bırakmıyor uygunsuz tekliflerle muhtaçlığını kullanıyordu.
Parfümleri ile herkesi kendine hayran bırakan Harte ailesinin evine sığınır.Burada çok güzel günler geçiren Kate unuttuğu duyguların eşiğinde yaşamına devam eder.
"Yangın sebebiyle bir çok hayat ve kader ya yitip gitti ya da sonsuza dek değişti."
"Gelip geçen şeyleri düşünmenin kimseye bir faydası yok."
"İnsanlar gözleri görmeyen birini yetersiz bularak esas düşüncelerini öyle çok kez açığa vurur ki bilseniz şaşarsınız."
Video:
youtu.be/Sbxqv0dUUMg
Önce Ekmekler Bozuldu.
Oktay Akbal'dan okuduğum ilk kitap.
Önce Ekmekler Bozuldu, 323 sayfalık bir öykü kitabıdır.
Kitap; Önce Ekmekler Bozuldu, Aşksız İnsanlar, Bizans Definesi, Bulutun Rengi ve Berber Aynası adlı 5 kitabın bir araya getirilmiş hâlidir. Yer yer denemeye uzanan hikâyelerde
"Hepimiz parlayan bir ay gibiyiz ama görünmeyen karanlık bir tarafımız da var."
-Halil Cibran
Kitabı gerçekten çok beğendim, her şeyiyle harikaydı. Okumaktan çok keyif aldım. Normalde 10 verecektim ama bir yıldızı az sonra spoiler kısmında bahsedeceğim sebepten dolayı kırdım yoksa 10 yıldızlık bir kitaptı bana göre. 3. kitabı okumak
George'den sayfa 50
"Eskiden onunla birlikteyken çok eğlenirdim. Ona bir sürü şaka yapardım hayatını kendi kendine sürdüremeyeceğini gördüğümde. Şaka yaptığımı bile anlamazdı, o kadar aptaldı. Ben de eğlenirdim ona böyle şakalar yapıp. Onun yanında kendimi çok akıllı biriymişim gibi hissederdim. Ona ne söylersem yapardı, ne kadar saçma
* evet tabii ki spoiler içerir
_Okurken bazen kendimden geçtiğim hayretler içerisinde gülümsediğim... Maslow'un tabiriyle doruk deneyimler yaşadığım bir kitaptı
Neden mi? Hemen izah etmeye başlıyorum...
Diyor ya hani Bahtiyar Vahapzade: "Kalbin gözü yanmazsa, görünmez göze Allah"
youtu.be/hWEM9KHWlkA?si=...
Bir
Bu insanlar dünyada nasıl yaşamak lazımsa öyle yaşıyorlar, vazifelerini yapıyorlar, hayata bir şey ilave ediyorlardı. Ben neydim? Ruhum, bir ağaç kurdu gibi beni kemirmekten başka ne yapıyordu? Şu ağaçlar, onların dallarını ve eteklerini örten karlar, şu ahşap bina, şu gramofon, şu göl ve üzerindeki buz tabakası ve nihayet bu çeşit çeşit insanlar hayatın kendilerine verdiği bir işi yapmakla meşguldüler. Her hareketlerinin bir manası vardı, ilk bakışta gözle görünmeyen bir manası. Ben ise dingilden fırlayarak, boşta yuvarlanan bir araba tekerleği gibi sallanıyor ve bu halimden kendime imtiyazlar çıkarmaya çalışıyordum. Muhakkak ki dünyanın en lüzumsuz adamıydım. Hayat beni kaybetmekle hiçbir şey ziyan etmeyecekti. Hiç kimsenin benden bir şey beklediği ve benim hiç kimseden bir şey beklediğim yoktu.
Sen, buluşabildiğimiz ender günlerden birinde, bana gelmiştin. Yaz başıydı; ben bahçede oturmuş rakı içiyordum; sen de —galiba mutluluktan— koşuşturup duruyordun. Sana, yarı şakayla, “Haydi bakalım — bana erik getir” demiştim. Koşup gitmiştin: Bahçede bir erik ağacı olduğunu biliyordun. Epey sonra (hatta, biraz daha gecikseydin, kalkıp sana bakmağa gidecektim), alı al, moru mor, kan-ter içinde geri gelmiştin : elinde bir külah: Manavdan, harçlığının son kuruşuna kadar vererek aldığın erikler... Ağaçta erik yoktu; ama Baban senden erik istemişti... — Ne yapabilirdin ki... Yapman gerektiği için yapabileceğini yapmıştın — işte seni insan yapan da bu.
Öyle ‘insanlar vardır ki, babalan onlardan erik istese, gidip, şöyle bir bakıp, “Ağaçta erik yok” diyebilirler. Böylesi ‘insan’ları tanıdın, biliyorsun.
Ama sen — senin yapabileceğin çünkü yapman gereken tek birşey vardı: Baban’a erik bulmak... Hani masallarda vardı ya — bütün erikler “Kaf Dağı’nın ardında” olsaydı, o zaman sen de bir “Zümrüd-ü Anka kuşu” bulup, sırtına biner, yola koyulurdun...
Ida
@ldaa
·
05 Mayıs 02:17
Anımsıyorsundur: Senin için, “Benim kızım insan olacak” demiştim. Sen, benim bu sözümü o anda beynine kazımış, ama yüzüme de hayretle bakmıştın — o hayretini anımsıyorsun, değil mi?
Dialog
Nasıl net gözlem yapa biliriz?
Olanları bir birinden nasıl ayıra biliriz?
Doğru,yanlış nasıl kolay anlarız?
Nasıl nura ulaşıb yalnışdan arınırız?
Derler insan çözülmez kutu bağlı.
Açılmaz bu kutunun hiç bir zaman sırları.
Vücud ve iç
Beden formuna ben dediği an.
Kendini yaşamdan ayırdı insan.
Vücudun yerine denilir mekan.
Form yaranmasına söylenir zaman.
Cisime göredir zaman ve mekan.
O,yoksa ne yer var,ne de ki,zaman.
Pantürkizm, Balkanlardan Asya steplerine kadar uzanan geniş coğrafyada yaşayan Türklerin birliğini yani "Büyük Türk Birliği" ilkesini savunan, temsilcisi olmaktan onur duyduğum izmdir. Pantürkizm, İslam sosu başta olmak üzere bütün izmlerden arındırılmış saf Türklüğü tanımlar. Gurur duyduğumuz Teşkilatı Mahsusa'nın da kuruluş
Bu yüzden kitapta tarihi olaylardan çok, hoşuma giden alıntıları paylaştım. Kitapta hurafeleri, iftiraları baz alarak kurgulanmış tarihi bi içerik olmayan romandır. O dönemde 100 bin haşhaşinin yaşadığı iddia ediliyor. Bu rakam oldukça uydurma bir rakamdır. Zira rakamların sayısı gerçek olsa Selçuklu'da bütün devlet kademelerini kontrol
Kendi Gökkubemiz Yahya Kemal Merhum'dan mülhem bir ifade.
Biz Gökkubemizi nerede yitirdik, ne zaman yitirdik, nasıl yitirdik...
…bunu buna başlayalım mı…?
Bu soruyu sormak bile aslında, bu yolculuğun ilk adımlarından biri olmalı.
Çünkü birçok insan Gökkubemizi kaybettiğimizin bile farkın da değil.
Önce meseleyi doğru ortaya koymak lazım.