Marx'ın kesin olarak söylediği gibi, "dünyayı değiştirmek" isterse, bu onun ta baştan öyle bir varlık olmasını gerektirir ki, dünya tümüyle onun için varolsun! Bu bir fosfor, ya da kurşun parçası için söylenemez elbet, çünkü bunlar dünyadan bir parça olduğu ve türlü güçlerle karşılaşıp çatıştığı halde o güçlerin nasıl etkileştiğini anlamazlar; oysa insan dünyayı gelecek bir duruma doğru aşıp geçebilir ve geri dönüp onu gözden geçirebilir. Dünya ise ancak kendini aşan ve değiştirince anlaşıp anılabilir. Varlığı bir sentez içinde tümüyle kavramıyla o sadece soyut olsaydı bile - ne evren üstü uçup giden orada sağlam bir noktaya tutunmayan çözük bilinç, ne de dünyanın yalnız bir durum 'unu yansıtan madde (nesne) muktedirdir. Bu ancak, evrende bir durum içinde bulunan, doğanın güçleri tarafından yere sımsıkı bağlanmış olsa da, dünyayı bir planla aşıp onu hükmü altına alabilen bir ademoğlunun elinden gelir. Devrimcinin her tutum ve davranışıyla somut olarak istemekte bulunduğu, "durum", "dünya-içreolmak" gibi yeni kavramların güzelce açıklanıp aydınlatılmasıdır. İdealistin kendisini şaşırtıp tıkmaya çalıştığı haklar ve ödevler fundalığından kurtulan devrimci asla materyalizmin dar geçitlerine düşmek zorunda değildir.
Ey insan! Sen kendini, kendine mâlik sayma. Çünki sen kendini idare edemezsin, o yük ağırdır. Kendi başına muhafaza edemezsin, belalardan sakınıp, levazımatını yerine getiremezsin. Öyle ise beyhude ızdıraba düşüp azab çekme, mülk başkasınındır. O Mâlik, hem Kadîr'dir, hem Rahîm'dir; kudretine istinad et, rahmetini ittiham etme. Kederi bırak, keyfini çek. Zahmeti at, safayı bul.
Sayfa 228Kitabı okudu
Reklam
İman,insanı insan eder. Belki insanı sultan eder. Öyle ise insanın vazife-i asliyesi,iman ve duadır. Küfür,insanı gayet âciz bir canavar hayvan eder.
KALP KEDİSİ
youtu.be/jK-TfH8T3pI Mırıl mırıl mırıldanma deli rüzgâr, havandasın biliyorum ama ben havamda hiç değilim bugün, Sabahın mahurluğu üzerimde, başımın etini didik didik didikleyip, örseleme rüzgâr…Örseleme..! Offf, offf! Tırmalama kadife çiçeği, sonbaharın muhteşem ılık nefesini…Tırmalama...! Hüzünlerinde uzamış nerede, bahçe makası
Eleştiri ile yaratı, bilimle sanat arasında öteden beri sürüp gelen bir savaştır bu, birbirine denk sayılmayacak güçlerin savaşı; öyle bir savaş ki, bilim hep zaferle çıkar savaştan ama bunun kimseye yararı dokunmaz; oysa sanat dönüp dolaşıp inanç, sevgi, teselli, güzellik ve edebiyat sezgisinin tohumlarını saçar çevreye ve her zaman için de karşısında verimli topraklar bulur. Çünkü yaşam ölümden daha güçlüdür, inanç ise kuşkudan daha kudretli.
Sayfa 57 - Can Yayınları Çeviren: Kamuran Şipal 2.BasımKitabı okudu
“Gerçeği biliyorsunuz, ama yine de açıkça söylemeyi reddediyorsunuz, öyle mi?” “Bayan Taggart, soyut bir söz kullanıyorsunuz, oysa pratik gerçeklerden söz ediyoruz.” “Biz bilimsel bir konudan söz ediyoruz.” “Bilim mi? Olayla ilgili standartları birbirine karıştırmıyor musunuz? Ancak katıksız bilim alanına girildiği zaman gerçekler mutlak kriter haline gelir. Oysa uygulamalı bilimden, teknolojiden söz ederken işe insanlar karışır. İnsanlar karışınca da, devreye gerçeğin ötesinde bazı mülâhazaların girmesi kaçınılmazdır.”
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.