Bir oturuşta bitecek, daha doğrusu bence bitmesi gereken, öyle okunursa daha vurucu olabilecek ancak benim bunu beceremediğim, araya sürekli zaman soktuğum bu yüzden de yer yer koptuğum bir eser oldu. Sırf bu yüzden kitap bitince Johannes kısımlarına geri dönüp yeniden okudum.
Kitap beni okurken çok arada bırakmıştı. Tuhaf olaylar silsilesi, gerçekdışı hissiyat, yazarın bize ne anlatmak istediğiyle ilgili bir fikir veriyorduysa da bir türlü tam çerçeveyi anlayamıyorduk eserde. Neden böyle olduğu konusunu ise kitabın sonunda çözüyoruz tam anlamıyla. Kitap alt mesaj anlamında çok güçlüydü. Özellikle bir bireyin yaşam döngüsünü baştan sona ele alıyor olması ve ana kurgunun ait olduğu bir günlük süreç çok ilginçti.
Johannes’in düşünceleri, günlük rutinleri, yaşam, ölüm, arkadaşlık ve aile kavramlarına da yer yer değiniyor Fosse. Bunu oldukça ustalıklı bir şekilde yapıyor. Kitabın anlatımı gerçekten muazzam. İnsanın çıkardığı sesler, çevreden etkilenen üslûp, karakterlerin ortamdan kopuk olmaması beni çok etkiledi. Detaylı bir anlatım hissiyatı var. Yazarın dili çok başarılı. Çeviri de bir o kadar iyiydi.
Yazardan okuduğum ilk kitap oldu ve diğerleri de kitaplığımda sırada bekliyor. İlk fırsatta okuyacağım.
