Benim ülkemde ‘modernlik’ ve ‘dindarlık’ öyle bir ayı­rıma ve tanımlamaya tâbi tutulmuştur ki, modernlik, İs­lam’dan mümkün olduğunca uzaklaşmak şeklinde yo­rumlanmış ve yüceltilmiş; dindarlık ise, yobazlıkla aynı şey sayılmış ve küçük görülmüştür.
İnsan aslında karmaşık bir varlık değil . Çoğunluğu zamanın büyük bir bölümünü yaşamak için kullanıyor, geriye kalanı ise , özgür oldukları küçük zaman diliminden öyle korkuyor ki , ondan kurtulmanın her türlü yolunu deniyor. İşte insanın değişmez yazgısı !
Sayfa 7 - kültür yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Gençlere Öğütler
— Çalışmak için müsait gün ve saat bekleme. Bilki, her gün ve her saat çalışmanın en müsait zamanıdır. — Çalışmak için müsait yer ve köşe arama. Bil ki, her yer ve her köşe çalışmanın en müsait yeridir. — Bir günde ve bir zamanda yapman lâzım gelen bir işi (bir dersi, bir vazifeyi) ertesi güne bırakma. Zira her günün derdi gibi, işi de kendine
Acaba bazı şeyleri başka türlü yapamaz, yaşamımı farklı bir biçimde yaşayamaz mıydım - daha az acı çekip, daha az çektiremez miydim... Bilmiyorum. Belki. Belki de değil. Ama şunu biliyorum: Yaşam tek seferliktir. Bir kişi de kim ise odur. Ben de ancak öyle yaşadığım gibi yaşadım; başka türlü yapamazdım. Başka türlü yapabilmeyi ister miydim... Sanıyorum, hayır. Peki o zaman bütün bunları yeniden yaşamak durumunda kalsaydım, bunu ister miydim... Sanıyorum, evet. Çünkü, başka, olduğumdan farklı bir kişi olmak istemezdim. Bütün yoksunluklarımla, kusurlarımla, bozukluklarımla, ben benim... Yaşamım da böyle olacaktı; zaten de öyle oldu.
Süzme Öküz
insan bir sebeb var ise gider , gideceğini söyler .. karşısındakine cevap hakkı tanır " öyle çekip gidilmez " ..
Ömür Hanımla Güz Konuşmaları
Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı ve yüzüm
Reklam
"Öyle ise o gençlikte kazandığın ibâdetler, o fâni gençliğin bâki meyveleridir "
"düşünmemek unutmak demek değilmiş." Aydınlık ve gölge nasıl yan yana ise, insanın kaderi de öyle, mutluluk ve acıyı beraber getiriyordu: Bir yanda kıvanç, bir yanda kaygı. Hayat dediğin böyleydi işte... Belki bu ormanlar, bu güzel hayaller yüzünden hayat bu kadar tatlıydı.
Son olarak: Fransızların ve İngilizlerin dilinden bahsedelim
“Fransa’nın İngiltere’yi işgalinde Fransızca, âdeta soyluların, İngilizce ise çoğunlukla halkın konuştuğu dil hâline gelmiştir. Norman istilasını takip eden üç asır boyunca her İngiliz kralı, Fransızca konuşmaktaydı. Sadece krallar değil; mahkemelerde, kiliselerde, devlet memurlarının ağzından Fransızcadan başka bir lisan çıkmıyordu. Böylelikle Yüzyıl Savaşları sonrası 300 sene boyunca İngiltere’de iki dil yan yana yaşadı: Resmî dil Fransızca ve halkın dili İngilizce. İki dilin 300 yıl boyunca böyle iç içe olması, doğal olarak kelime alışverişlerini de beraberinde getirdi. Devletle alakalı hemen hemen her kelime, Fransızcadan İngilizceye armağandır. İngiliz milleti aç, sersefil, biçareyken, Fransızlar öyle değildi. O kadar dertsiz, tasasızlardı ki. Bundan mütevellit her türlü lüks ve zevk eşyası, yüce, soylu ve asil kavramlar Norman (Fransızca) diliyle ifade olunurken, basit şeyler de İngilizce kelimelerle belirtiliyordu.”
Sayfa 205Kitabı okudu
"Balkon Lambası"
Siz hiç kendinizi balkon lambası gibi hissettiniz mi? Evet, ilk duyduğunuzda kulağınıza, yani aslında dimağınıza tuhaf gelmesi muhtemel bir söylem olduğunun farkındayım ama ben kendimi bazen odanın içindeki lambayı yakıp söndürmek için yan yana duran bir duya odanın ışığını kapatırken yanlışlıkla basıldığı için geceden açık unutulan bir balkon
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.