Biz gözümüzü açtıkça, kâinat yüzüne nazarımızı saldırdıkça, en evvel gözümüze ilişen, âmm ve mükemmel bir nizamdır ve şâmil, hassas bir mizandır görüyoruz. Herşey dakik bir nizam ile, hassas bir mizan ve ölçü içindedir. Daha bir parça dikkat-i nazar ettikçe, yeniden yeniye bir tanzim ve tevziniyet gözümüze çarpıyor. Yani: Birisi, intizam ile o
Levin için dünyadaki bütün genç kızların iki türe ayrıldığını öyle iyi biliyordu ki. Bu iki türden biri, dünyada onun dışındaki bütün kızlardı ve bu kızlar insana özgü bütün zayıflıklara sahip çok sıradan kızlardı; diğer tür ise tek başına oydu ve o, hiçbir zayıf yönü olmayan, tüm insanlardan kat kat üstün bir kızdı.
Örneğin sıcak basmalarına bakalım: Menopozdaki kadınların %60'ından fazlası bu sorunu yaşar. Hormonlarınızdaki iniş çıkışlar hipotalamusunuzu kandırır ve onu odadaki sıcaklığın yükseldiğine inandırır. O da teninize yakın yerlerdeki kan damarlarına genişleme sinyali yollar ki beyninizin çok sıcak sandığı kan, damarlardan geçip soğusun.
Ey insan! Bilir misin nereye gidiyorsun ve nereye sevk olunuyorsun? Otuzikinci Söz'ün âhirinde denildiği gibi: Dünyanın bin sene mes'udane hayatı, bir saat hayatına mukabil gelmeyen Cennet hayatının ve o Cennet hayatının dahi bin senesi, bir saat rü'yet-i cemaline mukabil gelmeyen bir Cemil-i Zülcelal'in daire-i rahmetine ve mertebe-i huzuruna gidiyorsun. Mübtela ve meftun ve müştak olduğunuz mecazî mahbublarda ve bütün mevcudat-ı dünyeviyedeki hüsün ve cemal, onun cilve-i cemalinin ve hüsn-ü esmasının bir nevi gölgesi ve bütün Cennet, bütün letaifiyle bir cilve-i rahmeti ve bütün iştiyaklar ve muhabbetler ve incizablar ve cazibeler, bir lem'a-i muhabbeti olan bir Mabud-u Lemyezel'in, bir Mahbub-u Lâyezal'in daire-i huzuruna gidiyorsunuz ve ziyafetgâh-ı ebedîsi olan Cennet'e çağrılıyorsunuz. Öyle ise kabir kapısına ağlayarak değil, gülerek giriniz.
“Yaşlıların yakınlarından çektiklerine gelince Sokrates, bunların da sebebi ihtiyarlık değil, insanların kendi huyudur. Ölçülü, uysal olana ihtiyarlık dert olmaz. Öyle olmayana ise, gençlik de bela olur, ihtiyarlık da.”
Biz sözde laik Batı'yı taklit ederek sözde laik olduk. Sanki Batı laikmiş gibi. Batı da kendini dünyaya laikmiş gibi sunduğundan kimse farkında değil Hristiyan cephesinde olup bitenin. Bunların basınına bir göz atsanız sanırsınız ki Batı çağdaş yurttaşların, Doğu ise gerici Müslümanların beldesi. İşin içyüzü hiç de öyle değil. Asıl Batı'da pek çok şey din etrafında dönüyor, ama sessiz sedasız.