Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dünya dört buçuk milyar yıl yaşındadır... Bunun sadece %0.1 lik zaman dilimine sığan insanlık tarihinin dünyaya gelmiş tek ırk olduğunu düşünmek ziyadesiyle kıt bir akıl gerektirir. Bu dünyaya binlerce Adem gelmiş geçmiştir, hepsinin soyu ve genetiği çok farklı olmuştur. Ve bazılarına bizim gibi kutsal kitaplar inmiştir, onların hepsi de dünyanın tek ırkı kendileri sanmıştır. Bunun bazıları da gün ışığına dayanıklı genetiğe sahip olmadığı için yer altına inmiştir... Dünyanın birçok yerinde yer altında yüz binlerce kişinin yaşayabileceği, dev yeraltı şehirlerini kimler inşa etmiştir? Bunları hiç düşündünüz mü? Öyle ki duvarlarında tek bir murç ya da kazma izine bile rastlanmayıp, sanki lazerle dümdüz kesilmiş gibidir... Öyle ki onların genetik yapıları çok daha farklı yeteneklere mahal verebiliyordu, öyle ki düşünce gücü ile inşaya kadar.. Ve biz algılamıyoruz diye bunlar yok değil. Karıncalar bizi algılayabiliyor mu? Ya da görebiliyorlar mı? veya varlığımızdan haberdarlar mı? Onlara da sorarsan kendi aralarında konuşurlarken, herhalde bizim varlığımızın gerçekliğine alay ederlerdi... Tıpkı sizin gibi... Bir de bunlar ille kötü varlıklar olması şart değil, bunların birçoğu Allah'ın farkındaydı ve onun yarattığı canlının kılına dahi zarar gelmemesi hassasiyetinde varlıklardı.. Biz aklımızı cinlerle perilerle bozduğumuz için, aklımız başka şeye çalışmıyor.
her kız bir Habeş maymununu Henry Cavill sanmıştır bi dönem
+"Aşk mı aşk çok ağır bir duygu ben hiç tatmadım" -"Ben de hiç tatmadım" yalandı. yalan söyledim. ben tattım. bir zamanlar şimdilerin bir Habeş maymununu o zamanların bir Henry Cavill'i sanıyordum, ona da böyle mal gibi aşıktım onu da 2 kaş göz yapıp kirpik kırpıp n*ude atıp benden çalmışlardı. o da başlamadan bitmişti. sürekli tekrarlanan aynı döngüyü yaşıyorum. Kader Motifi. geçen senelerdeki aşık olduğum çocuklar değil, bu çok eskiden. 2017'de. 2016-2017-2018 döneminde. bir zamanlar onu Henry Cavill sanıyordum. o da beni kaybetti. şimdi Ali Cabbar dinleyerek ağlasın, ben evleniyorum. neden mi eskilerde aşık olduğum bir insana şimdilerde Habeş maymunu diyorum? çünkü benden ısrarla n*ude istedi beni de diğer kızlar gibi sandı ben de atmadım. sonra beni engelledi, terk etti. ben seviyordum ama demek ki kendi sevmemiş. beni bıraktı n*ude atmayınca. sonra gitti benim adımda aynı isimde kendisine istediğini yapan yani n*ude atan başka şeyler de yapan sınırları olmayan platin saçlı bi orospu buldu. sonra o da onu terk etti. öyle işte, sever mi sandın sevecek mi sandın. kalıbımı basarım, bu devirde hiçbir kız hiçbir erkeği benim gibi sevmez. yaşattığını yaşamadan ölmezsin. yoksa mesela geçen senelerde aşık olduğum çocuklara Habeş maymunu demem. mesela şimdi aşık olduğum kocama da demem.
Reklam
Mutluluğun peşinden koşmak?..
Hayatın asıl amacı, birçoklarının sandığı gibi 'mutlu' olmak değildir. Eğer öyle olsaydı, yaşam çok basit olurdu. Fakat, içinde var olmaya çalıştığımız 'yaşam' o kadar basit değildir! Bu gerçeği çoğu zaman unuttuğumuz için hep mutluluğun peşinden koşmuyor muyuz zaten? Halbuki mutluluğun peşinden koşulmaz; onun ayağına gidilmez... İnsan, yüce işlerin peşinden koşarken mutluluğa rastlar sadece! Mutluluk, insanın peşinden koşmalıdır ve onun ayağına kadar gelmelidir. Bu gerçeği bilmeyen ya da önemsemeyen bir insan, hayatının sonuna kadar mutluluğun peşinden koşar; onu yakaladığını ve ona ulaştığını zannetse bile aslında ona hiçbir zaman yakın olamamıştır... O talihsiz insan, sadece mutluluğa yakın olduğunu 'sanmıştır,' hepsi bu! Tavsiye kitaplar:
Ölüm Gecesi
Ölüm Gecesi
/
Ateşten Asa
Ateşten Asa
/
Ruhlar Panayırı
Ruhlar Panayırı
Her türkünün derin bir hikayesi vardır
youtu.be/pLjQhoDOLVA Söz yakar mı? Yakar. Acıtır mı? Acıtır. Yanar mı peki? Hem nasıl… Ha söz ha köz… İnsan, kimi zaman közde yürüse yanmaz da bir tek sözle kül olur. Söz, köz, kül… “O Yar Gelir” türkü tadında bir ezgi. Sözleri doğa ile iç içe. Bağlaması omzunda yollara düşmüş halk âşığı sanki Ruhi Su… Sanki dağ bayır gezen bir