Konuşmacı göğsünü ileri çıkardı. Ama başı oyuncak bir bebeğinki gibi geriye dönüktü. “Geleceğin sanatına doğru, marş marş!” Herkes onun gibi düşünüyordu. İyi ama hangi taraf ileriydi?
Ben de mutlu olmak istemez miydim?
Şu yalancı dünyada
Yüce adalet böyle olur mu?
Tanrı kulunu hiç unutur mu?
Ben de gülmek istedim
Ben de sevmek istedim
Önce ne verdin, sonra ne aldın?
Onun peşinden neden ağlattın?
Beni sen kullarına
Oyuncak mı yarattın?
| Hayko Cepkin
"Kadınlar," diyor bir ses zihninin derinliklerinden. "Kadınlar, onlarla oynayamazsın... Oynadığını zannedersin ama bir de bakmışsın, asıl oyuncak sen olmuşsun."
Ellerinizde oyuncak flütler angut angut bakıyorsunuz
Nefesinizde sanki bir veba kokusu
Susuyorsunuz
İşte o zaman Hugo sessizce
kaidesinden indi ve sokaklara daldı
Hâlâ Birinci Dünya Savaşı'nda olduğumuzu zanneden kaçıkların, beceriksizlerin, salakların ve geri zekâlıların elinde oyuncak olmaktan bıktım usandım; her şeyin o zamanki gibi dümdüz olduğunu, düşmanların da birbirinin haysiyetine saygı duyduğunu sanıyorlar hâlâ.
• "Kaderini, KENDiNi ZİNCİRE VURAN SAHISLARA terk eden milletler, O SAHISLARIN keyif ve emellerine oyuncak olmaya karar vermiş, razi olmuş sayillar. Bu türlü milletler, talihlerini ellerine bıraktığı insanlar başarılı oldukça, o insanlarm daha kuvvetli baskısı altında kalırlar.Başarılı olamazlarsa felaket, yıkım, yalnız o insanların değil, onlara tabi olan toplumun başına gelir. O halde her iki ihtimalde de böyle bir millet felakete maruz ve mahkumdur."
Zannediyorlar ki bir prens veya prenses gelecek ve onları mutlu edecek. Niye bu kadar et gösteriliyor? Bir yerden ilgi alıp özgüveni yükseltmek için. Kronik bir mutsuzluk hali ve basit hazlar üzerinden bunu örtme çabası. Sağlayıcı bir moron olmayı kabul ediyorsanız bu sizi az bir süre olsa da tatmin edecektir. Ama zaman geçtikçe köpük gidecek ve bulanık su muhakkak ortaya çıkacaktır. Sonunda kadın barbie bebeğinden, erkek oyuncak arabasından usanacaktır. Değişen tek şey hevesin boyutudur. Malesef kadın ve erkeğin rolüyle oynanmış, evlilik kurumu yıpranmış, ortada toplum diye bir şey kalmamıştır. Desinler diye yaşanan hayatlar "yaşanamadan" son bulmaktadır..