Tepedeki kentler gece boyu kurt ulumalarıyla yankılandı,
bulutsuz bir gecede hiç bu kadar yıldırım boşalmamıştı,
hiç bu kadar ürkütücü yanmamıştı kuyruklu yıldızlar.
Çiftçi ise kıvrık sabanıyla toprağını yarmış:
Topraktan gelir bir yıllık emeği,
Topraktan gelir yurdunun, küçük torunlarının yiyeceği,
Topraktan gelir sığır sürülerinin, vefakâr düvelerinin besini.
Bununla birlikte İyonya polis'lerinin düşüşünde olduğu gibi İzlanda toplumunun çöküşü de sadece dış istila nedeniyle değildi. Sürecin kökenindeki etken toplumun kademeli olarak sınıflara bölünmesiydi.
Atina bir ticaret merkezi olarak serpilse de yurttaşların kendileri ticaretle uğraşmıyordu. Atinalıların serveti, madenlerdeki köle emeğine ve çiftçilerin tarlalarına dayanıyordu.
Başka bir deyişle İyonya'da izonomi bağımsız çiftçilik, ticaret ve üretimin gelişmesinin bir parçası olarak şekillenmişken, Atina demokrasisi sadece askeri nedenlerle veya savaşçı-çiftçi bir sınıfın taleplerine yanıt olarak şekillenmişti.
Büyücü, anima'sına bir armağan sunmak vasıtasıyla doğayı cansız bir nesneye dönüştürerek kontrolü altına alır. Böyle anlaşıldığında doğayı bir nesne gibi gören büyücüler ilk bilimsel düşünürler olarak görülebilir.