Bir çulsuz için, herhangi bir yerde bile karaya çıkmak pek kolay iş değildir ama bir kürek mahkûmu için durum daha da beterdir, özellikle de Amerikan ahalisinin Avrupa’dan gelen kürek mahkûmlarım hiç ama hiç sevmedikleri dikkate alınırsa. “Bunların topu da anarşisttir,” diyorlar. Yani ülkelerinde yalnızca cebi mangırla dolu meraklıları ağırlamak istiyorlar, çünkü Avrupa’nın tüm para birimleri, Dolar çocuğudur.
Dopamin adlı bir kimyasal maddenin salgılanmasına dayanan bu sistem, zihinsel bir haz ve ödüllendirme etkisi oluşturur. Böylece dopamin salgılanmasına neden olan o davranışı tekrarlama olasılığımız artar. Yemek, üreme, konfor, güvenlik, ödüllü sürprizler gibi durumlar dopaminin fazlaca salgılandığı durumlardır. Bu nedenle bu tip deneyimleri zevkli ve keyifli olarak algılarız. Hatta bağımlılıklarımızın temelini de bu sistem oluşturur. Beynimizdeki bu ödül sistemi mesela çikolata yerken (özellikle kadınlarda) veya sebepsiz yere elimize maddî imkân, mesela para geçtiğinde (daha ziyade erkeklerde) bol miktarda uyarılır. Dopamin salgılanmasını sağlayan bu tip uyarımlar hem o durumla ilgili hafızanın pekiştirilmesini, o sürecin hatırlanmasını kolaylaştırır hem de o davranışı bir daha yapma ihtimalini arttıran bir haz-doyum hissi verir. Fakat bu sistemi katbekat fazla uyaran özel bir uyaran daha vardır. Bazı iddialara göre her gün yaptığımız bu eylem, beynimizde 2000 parça çikolata yemek veya 25 bin dolar kazanmakla eş değer miktarda ödül uyarımını sağlayabiliyor. Ne mi? Nasıl mı? Çok da basit: Sadece bir gülümseme!
Reklam
Helal Gıda Pazarı - Avrupa Birliği
30 milyona yaklaşan zengin Müslüman nüfusuyla AB'de özellikle Fransa, Almanya, İngiltere ve İtalya helal gıda konusunda ciddi bir pazar oluşturmaktadır. İngiltere'de ikamet eden yaklaşık 1.1 milyon Müslüman bulunduğu bilinmektedir. İngiltere'de helal gıda konusunda yetkili kılınmış bir kurul vardır. Kurulun adı "Birleşik Krallık Müslüman Gıda Kurulu'dur. 2003 yılında 70 milyar dolar olarak tahmin edilen Avrupa helal gıda pazarının her yıl % 15 büyümesi beklenmektedir.
Özellikle son kırk sene boyunca Hollywood filmleri vasıtasıyla eşcinsellik, adım adım, komünikatif ve metakomünikatif mesajlarla önce Amerikan toplumuna sonra da bütün dünyaya, zararsız ve hatta övünülecek bir serbest seçim, alternatif bir varoluş tarzı olarak kabul ettirilmiştir. Mesela 1982 tarihli komedi filminde Dustin Hoffman, "Tootsie" adı altında bir kadın rolü oynar; 1993'te ise Robin Williams, "Madame Doubtfire" olur ve ayrıldığı eşinden olan çocuk- larının hanım olarak bakıcılığını yapar. Daha eşcinsellik te- ması işlenmez ama işlenen, satırlar arası "Erkek niye kadın olmasın?" mesajıdır. Yine 1993'te çıkan "Philadelphia" filminde Tom Hanks, eş- cinsel olduğunu diğer iş arkadaşlarından saklayan, Andrew Beckett adında, AIDS hastası birini canlandırır; durum meydana çıkınca işten atılır; bir avukat bulamayınca mahkemede kendi kendini savunmaya başlar ve neticede beş milyon dolar tazminata hak kazansa da hastanede son nefesini verir. Bu ve benzer filmler üzerinden "acındırma", haksızlığa uğramış birine arka çıkma, onunla eş duyum yaşama fikirleri, usul usul telkin edilmeye başlanır. Seçilen aktörler de son derece karizmatik, sevilen kişiliklerdir.
Sayfa 105 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
Freud, Psikanaliz, Maliyet, Ekonomi, Para ve 300 Dolar…
"Freud, analizin maliyetinin yüksek olduğuna değinmiş (seans ücreti yirmi beş dolardı, bugünkü değeri üç yüz dolara denkti)… Maliyeti ve zaman alması nedeniyle, bir de analizcilerin, yoksul ve eğitimsiz insanların aslında analiz edilecek yetkinlikte olmadıklarını düşünmeleri nedeniyle, Amerikalı çalışan kesim nadiren psikanalitik psikoterapi adayı oluyordu. 1970 gibi yakın bir tarihte bile, bir psikanalist ‘Pek çok psikiyatrist ve analizci, sözel yeteneklerinin sınırlı olması, genel olarak doktorların şüpheci yaklaşımı ve sadece ve sadece ilaçların mucize yaratabileceğine inanma egilimi yüzünden, yoksullara, özellikle de zencilere, temelde psikoterapi ile ulaşılamayacağını varsayıyor’ diyordu.” -Roy Grinker, Kimse Normal Değil, Okuyan Us Yayınları, syf: 146-147
DARBOĞAZLAR VE ÖNLEMLER: FINANSAL SİSTEM SORUNLARI
Ancak ABD dolarının uluslararası para olması yalnız ABD'de yerleşikleri ilgilendiren bir olgu değil. Günümüzde uluslararası ticaret ile ilgili ödemelerin yarıya yakın bir bölümünde ödemeler ABD doları üzerinden yapılıyor, buna karşılık ABD'nin dünya ithalat-ihracat hacmi içindeki payı yüzde 10 dolayında bulunuyor. Yani doların dış ticarette kullanımının büyük bir bölümü, ABD'nin taraf olmadığı, diğer ülkeler arasındaki işlemlerde gerçekleşiyor. ABD dışındaki ülkeler arasındaki ticaretin önemli bölümünde, örneğin Çin ile Türkiye arasında, fiyatlar genellikle dolar üzerinden belirleniyor ve ödemeler büyük ölçüde dolar olarak yapılıyor. Dış ticaretin yanında, doların bazı ülkelerde, bazı dönemlerde yurtiçi kullanımda da yerli paranın yerini aldığını da görebiliyoruz. ABD doları finansal işlemlerde, özellikle de döviz piyasalarında, daha da baskın bir role sahip bulunuyor. 2013 başlarında tüm dünyada günlük hacmi 5 trilyon dolar idi.
Reklam
152 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.