Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Elif

Elif
@ozgur1elf
Hêvî
Mersin
84 okur puanı
Ekim 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Tekeşlilik hakkında konuşmak, önemli olabilecek hemen hemen her şey hakkında konuşmak demektir. Dürüstlük, cinayet, şefkat, güvenlik, tercih, intikam, arzu, bağlılık, yalan, risk, görev, çocuklar, heyecan, suçlama, aşk, vaat, ilgi, merak, kıskançlık, hukuk, suç, vecd, ahlak, ceza, para, güven, haset, huzur, yalnızlık, ev, aşağılanma, saygı, uzlaşma, kurallar, süreklilik, gizlilik, şans, anlayış, ihanet, mahremiyet, teselli, özgürlük, görünüş, intihar ve tabii ki, aile. Tekeşlilik başka birçok şeyin yanı sıra tüm bunlarla ilgili olmakla kalmaz; ne zaman tekeşlilik hakkında bir şeyler söylemeye kalksak, tüm bu konulara da değinmeden edemeyiz.
Reklam
Gezegenimizi yutma tehdidi taşıyan alevler, onu-kozmik başarısızlığın ölü bir tanığı gibi- umutsuzca yaşama düşman bir durumda bırakabilir. İnsanlık tarihi de dahil olmak üzere bu gezegenin tarihi, yalnızca vaat, umut ve yaratıcılıkla dolu olduğu için bile, önümüzdeki yıllarda karşılaşacağı anlaşılan kaderden daha iyi bir kaderi hak etmektedir.
Doğa bizim kullanımımız için "var olmaz", sadece bizi ve biricikliğimizi ekolojik olarak meşru kılar.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Toplumsal ekolojinin çeşitlilik içinde birlik, kendiliğindenlik ve hiyerarşik olmayan ilişkiler prensipleriyle tutarlı olan karşılıkçılık, özörgütlenme, özgürlük ve öznellik, kendi içlerinde birer amaçtır. Doğanın kendi üzerine düşünebilen sesi olarak türümüze verdikleri ekolojik sorumluluklar bir tarafa, bu nitelikler bizi kelimenin tam anlamıyla tanımlarlar.
Kapitalizm öncesi tarih bir şey gösterdiyse, o da, erkeklerin ve kadınların erdem, adalet ve özgürlüğü merkez alan, kolaylıkla maddi çıkarlar ve toplumsal statüyle açıklanamayan inançlar uğruna hayatlarından vazgeçmek de dâhil olmak üzere olağanüstü fedakârlıklar yaptıklarıdır.
Reklam
Hiyerarşi, itaat ve komuta sayesinde bu kadar eksiksiz biçimde lekelenmiş bir dünya, otorite duygusunu, kendimize nasıl bakmamız gerektiğinin bize öğretildiği şekliyle ifade eder: Manipüle edilecek nesneler olarak, kullanılacak şeyler olarak. Gerçekliği görselleştirme biçimimizi, bu öz imgeden "dışsal doğa imgemize doğru genişlettik.
Hiyerarşi ve tahakkum, "kitlelerin" herhangi bir öz-etkinliğinin kuşkuyla karşılandığı ve genellikle "anarşist sapma olara kötülendiği Marksizmin geleneksel biçimlerindeki gibi, insanın özgürleşmesine yönelik kendinden menkul hareketlere de hâkim oluyor
Bu kitap ekonomik sınıfların ortaya çıkışından çok önce gelen hiyerarşinin gizli tarih öncesindeki başlangıcından itibaren tahakkümün görüntüsünün izini sürüyor. Hiyerarşi sadece insanlığın tarih öncesinde değil, ruhsal aygıtının derinliklerinde de gizli kalmaktadır. Toplumsallaşma süreçlerimiz ve en mahrem deneyimlerimiz sırasında özgürlük teriminin tüm zengin anlamlarına kolaylıkla ihanet ediliyor. Bu ihanet çocuklara ve kadınlara davranışımızla, fiziksel duruşumuzla ve gerçeklik deneyimlerimizi bilinçsizce düzenleme biçimimizle ifade ediliyor.
On binlerce yıllık muğlâk bir toplumsal evrim sonrası, yeniden doğal evrime girmemiz gerekir, sadece nükleer intihar ve ekolojik felaketler olasılığı karşısında hayatta kalmak için değil, yaşam dünyasında kendi verimliliğimizi geri kazanmak için de... Yeniden ilk atalarımızınki gibi ilkel yaşam biçimlerine dönmemiz gerektiğini ya da etkinliği ve techné'yi pastoral uysallık ve kırsal pasiflik imgesine teslim etmemiz gerektiğini söylemiyorum Doğal dünyanın öznelliğinin yanı sıra onun yaratıcılığını, aktifliğini, çabasını ve gelişmesini de inkâr ettiğimizde onu kötülüyoruz demektir.
Doğanın bir "şantiye sahası" olduğu şeklindeki-Bloch'un bile benimsediği-doğa imgesi, kendi teknolojik jargonunu yarattı. Hala fizik üzerine çalışmalarda yaygın olan "yapı taşları", "harç" ve "çimento" gibi terimler, klasik felsefenin -tüm insanbiçimci niteliklerine rağmen sadece büyülü ya da etik bir doğayı değil, aynı zamanda tutkulu bir doğayı da ifade eden-"sevgi ve "nefret", "adalet" ve "adaletsizlik", "entelekya ve "kinesis" imgelerinin yerini aldı. Belirli bir uzaklıktaki eylemin nihai Newtoncu gizini ve sorunlu yer çekimi olgularını "açıklamak" için geçmişten kalan tek şey, elektromanyetizmada hâlâ varlığını koruyan "çekme" ve "itme" terimleridir.
Reklam
Örtük olan varoluş kazandığı zaman, kuşkusuz değişime uğrar, ama yine de aynı kalır; çünkü o tüm sürece hâkimdir. Örneğin bitki, sonsuz değişim içinde kendini yitirmez. Tohumdan, ilk başta hiçbir şey görünmezken, birçok şey üretilir; ama meydana getirilenin bütünü, henüz kendi içinde gizlidir ve bir ideal olarak kendi içinde içerilir. Bu varlığa gelme ilkesine göre, tohum salt örtük olma ile böyle olmayı arzu etmeme arasındaki çelişkiyi sergilediği için örtük olarak kalamayıp gelişime doğru harekete geçirilir. Ama bu kendisi olmadan varlığa gelmenin görünürde bir amaç vardır; bu varlığa gelme eksiksiz biçimde tamamlanır ve onun önceden belirlenmiş amacı meyvedir ya da tohumun ürünüdür ki bu da ilk duruma dönülmesine neden olur.
Çalışmayı bir araya toplamak için titizlikle tertiplenmiş bir çaba başlatılmıştı, böylelikle Devlet "kitlelerden" emeğin her zerresini söküp alabilecek, emeği belirleyici özellikleri olmayan emek-zamana indirgeyebilecek ve insanları salt üretim araçları haline dönüştürebilecekti.
Teknolojinin Toplumsal Matrisi
Hayatımızda neyin sosyal neyin teknik olduğunu ayırt edemeyişimiz, dünyayı mekanikleştirme ölçümüz kadar ciddi bir durum oluşturur. Bu ikisini ayırt etmekteki acizliğimiz içerisinde, hangisinin diğerine hizmet etmesi gerektiğine karar verme becerimizi yitirmekteyiz.
Belki de en "mutlu" masal, biribirilerine saygı duymuş, biribirilerini sevmekte gerçek eşitlik tansığına ulaşmış -ya da ulaşmağa çalışmış- sevgililerin masalı; bir araya gelmeleri için, ölmeleri, gömülmeleri gerekmiş de olsa... Öğrenilecek başlıca erdem, belki de, bu eşitliktir.
290 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.