Petro sonrası dönemin başından itibaren Rus vatanseverler ülkelerinin politik gerçekliğinden, yani özgürlük, eşitlik ve bireye saygı yokluğundan, çok büyük utanç duymuştur.
Sayfa 97 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
Milliyetçilik Batılı kültürel standartların -yalnızca eşitlik ve özgürlük gibi evrensel kabul edilen ahlaki standartların değil, aynı zamanda genel kültürel gelişim ve bir milletin bilimsel ve edebi başarılarında, şehirlerinin ve sakinlerinin görünüşünde, yollarının kalitesinde vs. yansıdığı haliyle "uygarlık" (özellikle de Fransa'da tanımlandığı gibi) standartlarının- benimsenmesi demekti. İlk Rus milliyetçiler bu standartları yaptıkları seyahatlerde görme fırsatı elde etmişti. Bu standartlarla bakıldığında, Rus milleti olsa olsa barbar ve geri olabilir, insanlığın aydın, "uygar" parçasının saygısını hak edemezdi. Rusya'nın kendi milliyetçilerinin gözünde, milletleri aşağı ve utanç verici bir konumdaydı.
Sayfa 93 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Fransız Devrimi'nin üç ideali olan özgürlük, eşitlik ve kardeşlikten Amerikalılar birinciye, Avrupalılar ise ikinciye vurgu yaparlar, ancak bu ideallerden yalnızca üçüncüsü dürüstlüğü ve toplumu kapsar. Ahlaki açıdan bakacak olursak, bu üç idealin içinde belki de en asil olanı kardeşliktir ve bu ilke yerine getirilmeden diğerlerine ulaşmak mümkün değildir.
Sayfa 305 - Akılçelen KitaplarKitabı okudu
Bu gün en uygar sandığımız uluslar, zoraki bir eğitimle yaşıyorlar. Çünkü eksiksiz bir özgürlük, eşitlik ve kardeşlik ile mutlu bildiğimiz ülkelerde hükümet, kanun, mahkeme, hapishane, çeşitli cezalar, ölüm cezaları var... Bunlar niçin var? Çünkü kaldırılsa insanlar birbirini yer. Her yerde: «Egemenlik üstün gelenindir» doğal kanunu açıktan açığa yürürlüğe girer. Londra şehri hemen bir vahşiler yurduna döner. Şimdiki, uygar insanların terbiyeleri, sahibinin elindeki koca sopadan korkarak boyun eğmiş görünen; fakat fırsat düşürdükçe, dişleri sökülmüş ağzıyle terbiyecisinin elini ısırmaya atılan ayının haline benziyor. Düşünürlerin ülküleri olan insanlık için istenen gerçek terbiye ise bu değildir. Ceza korkusuyle çekinilen kötülükler, ödül umarak yapılan iyilikler, insanlığın mayasındaki çirkin hayvanlığı gidermiş sayılmaz. İyi ahlak, bizde dış etkilerle zorunlu değil; yaradılıştan olmuş gibi kökleşerek gelişmeli; ortada egemen ve zorla yönetilen kimse kalmamalı; yani artık uslandırılması zorunlu bir kimse görülmemeli, bilgisizlik bütün karanlığıyle ortadan kalkmalıdır.
Bugün en medeni sandığımız milletler, zoraki bir eğitimle yaşıyor. Çünkü özgürlük, eşitlik ve tam bir kardeşlikle mutlu bildiğimiz memleketlerde hükümet, kanun, mahkeme, hapishane, cezalar, idam var. Bunlar niçin var? Çünkü kaldırılırsa insanlar birbirini yer.
Sayfa 92
Reklam
Merhamet, adalet, özgürlük ve eşitlik ancak mücadeleyle elde edilebilirdi. Ve madem tanrı canın yanında akıl da veriyordu kullarına, coğrafya kaderimiz olmamalıydı.
"Özgürlüğün gerçek olduğu bir yerde, eşitlik, kitlelerin en büyük talebidir. Eşitliğin gerçek olduğu bir yerdeyse özgürlük, küçük bir azınlığın en büyük talebidir. Özgürlüksüz eşitlik, eşitliksiz özgürlükten daha dengeli bir toplum düzeni yaratır."
İnsanlar birçok şeye inanabilirler: adalet, özgürlük, eşitlik. Bütün bunlar kavramlar, idealler, inançlar veya ümitler olarak zararsız, iyi şeylerdir, ama arkalarında gerçeğe uygulanmalarından, gerçek hayatla, insan ve toplumların tecrübe ve birikimleriyle test edilmelerinden, sınanmala­rından ileri gelen şeyler yoksa boş şeylerdir.
Mahkeme salonu düşündüğümden daha büyüktü. Savcının arkasında duran duvarda ise "Özgürlük-Eşitlik-Dayanışma" yazıyordu. Sınıf hocamızın anlattığı kadarıyla bu üç ilkenin, Fransa'da La Bastille Cezaevi çevresinde geçen bir halk ayaklanması sonucu yürürlüğe girdiğini öğrenmiştim. Fransız'ların adaleti önünde herkes hürdü, eşitti falan filan.
Sayfa 337Kitabı okudu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.