Kitaptaki öykülerde yolda yürürken birinin ruh hali olabilecek kadar doğal duygulara yer verilmiş. Kitapta her ne kadar karamsarlık ön planda olsa da küçücük de olsa bir umut bir çıkış yolu olduğunu hissettim kitapta.
İlk öyküde sevginin ne kadar bağımlı yapabileceğini okurken aynı zamanda insanın sosyal bir varlık olduğunu ve iletişim kurma, sevilme ihtiyacını giderme konusunda da güçlü bir istek duyduğunu okuyoruz. Oldukça keyifli olan bu öykü birçok duyguyu bir arada yaşatıyor. İkinci öyküde ise insanın kendisinin kim olduğunu sorgulamamıza zemin hazırlıyor. Ayrıca öykünün sonunda ilk öyküyle bir bağlantı kurulması oldukça güzel bir ayrıntı olmuş.
Kitaptaki en sevdiğim “Sonsuz Rasim Abi’ler Diyarı” öyküsü dışarıdan bakıldığında küçümsenen insanların (hepimizin hayatının bir kesitinde istemeden de olsa düşündüğü insanlar) aslında normal olarak düşündüğümüz insanlar kadar ve bazen de daha fazla fikirlere sahip olabileceğini ve bu kişilerin bu görüşlerinden önyargımız yüzünden hiç duymadan yaşayıp gittiğimizi ve çok iyi bir dostu kaçırmış olabileceğimizi hissettiriyor. Diğer öyküler de günümüzden, yaşayışımızın içinden.
Yazar oldukça samimi, iyi bir gözlemci. Ayrıca akıcı bir anlatıma sahip. Öykülerin içine girmek uzun sürmüyor. Toplamda 10 öykü bulunan bu kitapta hepimize hitap eden bir şeyler bulmak mümkün.