Büşra Öztürk

"yaş dediğin şey insana en azından bir iki şey öğretebilmeli yoksa yaşlanmak neye yarar? Ama al işte, kültür var, kültür var. Biri bilgine bir şey katar, diğeriyse cehaletine."
Sayfa 129 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Efendisiz kölelik en beteriydi. Nereye gidebilirlerdi ki?
Sayfa 126 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Siviller -cahillikleri yüzünden- diğerlerinden daha bezdiriciydi; bu zavallılar sefilliklerini bir şekilde kapatmak istiyorlardı: Okuduğunu anlamak bir yana, okumayı bile bilmiyorlardı; açıklamak, tekrarlamak, hecelemek ve her cümlede, emsalsiz bir saygı göstererek onları övmek gerekiyordu.
Sayfa 123 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu

Reader Follow Recommendations

See All
İçlerindeki yaşam soğuk, boş ve en iyi ihtimalle tortul, her durumda basitti; yaşamın yerine bir alışkanlık yerleştirilmiş ve mutlak bir otomatik etkileşim sistemi yaratılmıştı.
Sayfa 118 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Sınırsız dünya diye bir yer olamazdı çünkü sınırlar olmayınca dünya hiçliğin içinde yok olurdu, var olamazdı ve eğer bir sınır varsa geçilebilirdi, geçilmeliydi de, ne pahasına olursa olsun çünkü yaşamın kayıp kısmının sınırın diğer tarafında olması gayet mümkündü.
Sayfa 108 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Gelgelelim umudun doğası böyledir; tüm gerçeklik ilkelerine karşı çıkar.
Sayfa 108 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Abi onlara imanın yeterli olmadığını gösterecekti: Ne kadar parıltılı olsa da ateş sönebilirdi ve insan yorucu bir varlıktır.
Sayfa 99 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Gelgelelim, yapacak bir şey olmadığında yararsız, can sıkıcı ve kaçınılmaz olarak tehlikeli şeylerden başka ne yapılırdı ki?
Sayfa 93 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Burada yaşam aramak, tutunmak, icat etmek, çeşitli zorluklarla karşılaşmak ve olabildiğince en baştan başlamakla geçiyordu.
Sayfa 90 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Ticaret ve din arasında suç ortaklığı her daim mümkündü, biri olmadan diğeri düşünülemezdi.
Sayfa 89 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Hüküm süren kaos bir korumaydı ve bu öyle kusursuzdu ki hiçbir şey fark edilmiyordu.
Sayfa 87 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
İnsanların inanması ve umutsuzca itikatlarına sarılması için sayısız ölüm yaratan bitmek bilmeyen gerçek bir savaş ve kimsenin görmediği yahut hiçbir yerde görülmeksizin herkesin gördüğü bir düşman gerekir.
Sayfa 86 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Kutsal dil, dini iletmek suretiyle insanı temelden değiştiriyordu, salt fikirler, zevkler ve ufak tefek alışkanlıklar bağlamında değil, tüm gövdesini, bakışını, nefes alış biçimini bile değiştiriyordu; böylelikle kişinin içindeki insan yok olurken, küllerinden yeni bir topluluğun içinde bir başka gövdeye ve ruha kavuşan bir sofu doğuyordu.
Sayfa 78 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Alışkanlık çok güçlü bir şeydi. Tekrarlanan her şey, görünmez rutin yığınının bir parçasına dönüşüyor ve unutuluyordu.
Sayfa 75 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Neler olduğunu bilmemek korkuyu savuştururken, hayatı kolaylaştırıyordu.
Sayfa 70 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
1,745 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.