Ruhum, duygusal varlığım, fiziksel varoluşla ilgisi olmayan o iç karmaşaya ne ad veriyorsanız, çoktan tükenmişti, ölüp yitmişti ve geride yalnızca bel kemiğine sımsıkı yapışmış, tüm sinirlerimi ezen kızgın bir maşayı andıran o feci, dayanılmaz ıstırap yoğunluğu kalmıştı.