Çiğdem Çankaya Yaran
@papuceren
Mindfulness eğitmeni, NLP Master ve Yaşam Koçuyum. İnstagram adresim: @cigdemcankayayaran
Mindfulness Eğitmeni & Nlp Master & Yaşam Koçu
Üniversite
9 okur puanı
Ekim 2018 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Hepimiz ‘Dünya Oteli’nde tatil yapan, şanslı tatilcileriz.
Boş zamanımızda ne yaptığımız, neye değer verdiğimizi belirler.
Sayfa 33Kitabı okuyor
Okur Takip Önerileri
‘Kafamdaki o sesin’ ben olmadığını anlamak, ne kadar inanılmaz bir özgürlük.
Sayfa 30
Olumsuz olmak zekice bir iş değildir, çünkü o hep egoya aittir. Ego akıllı olabilir, ama zeki değildir. Akılılığın kendi küçük hedefleri
vardır. Zekilik ise tüm şeylerin birbiriyle bağlantılı olduğu ve bir bütün oluşturduğu büyük tabloyu görür. Akıllılık menfaatlerle motive olur ve son derece dar görüşlüdür, uzağı göremez. Politikacıların ve işadamlarının çoğu akıllıdır, aralarında zeki olanlar pek azdır. Akıllılık yolunda elde edilen şeyler kısa ömürlü olur ve eninde sonunda kendi sonlarını getirirler. Akıllılık böler; zekilik ise birleştirir.
Sayfa 118Kitabı okudu
En yoğun biçim olan kayadan daha ağır ve ışık geçirmez olan ne vardır? Yine de, moleküler yapıları değişime uğrayan bazı kayaların kristale dönüştüğünü ve böylece şeffaf bir hale gelebildiğini görüyoruz. Aynı şekilde, insan aklının alamayacağı düzeylerdeki ısılara ve basınca maruz kalan bazı karbonlar elmasa ve bazı ağır mineraller de başka değerli taşlara dönüşebilmektedir.
Sayfa 13Kitabı okudu
304 syf.
·
Puan vermedi
Kendini Bil. Bu sözler, kutsal Kâhin'in mekanı olan Delphi'deki Apollo Tapınağı'nın girişinde yazılıdır. Eski Yunan'da, insanlar kendilerini nasıl bir yazgının beklediğini veya belirli bir durumda nasıl davranmaları gerektiğini öğrenmek için bu Kâhin'i ziyaret ederlerdi. Binanın içine girerken bu yazıyı okuyanların pek çoğu, büyük bir olasılıkla onun Kâhin'in söylediğinden bile daha derin bir gerçeği yansıttığını fark etmiyorlardı. "Kendini Bil" öğüdünde gizli olan gerçeği göremedikleri müddetçe de, onlara ne kadar büyük bir ilham veya gerçekle ilgili ne kadar bilgi verirse versin, bu sözcüklerin sonuçta hiçbir faydasının olmayacağını ve onları daha fazla mutsuzluktan ve kendi ürettikleri acılardan kurta- ramayacağını da anlamaları mümkün değildi. Aslında bu sözcüklerin barındırdığı anlam şuydu: Herhangi başka bir soru sormadan önce, hayatınızla ilgili en temel soruyu sorun: Ben kimim
Sayfa 189Kitabı okudu
İçinizde mutsuzluk varsa, her şeyden önce onun varlığını kabul etmeniz gerekir. Ama "ben mutsuzum," diyerek değil... Mutsuzluğun sizin kim olduğunuzla bir ilgisi yoktur. “İçimde bir mutsuzluk var," deyin. Ondan sonra, araştırmaya bakın.
Duygularınızı büyük ölçüde düşüncelerinizin yarattığını aklınızdan çıkarmayın. Düşüncelerinizle duygularınız arasındaki bağlantıyı görün.
Eğer yapabileceğiniz hiçbir şey yoksa, bunu kabullenin ve şöyle söyleyin: "Tamam, şu anda durum böyle. Bunu ya kabulleneceğim ya da hayatı kendime zindan edeceğim."
Çocuklar sünger gibidir. Ebeveynlerinin sevgi, özen ve yardımlarını özümserler. Uzun süre su görmeyen bir sünger en sonunda sertleşir ve kurur. Sevgiden, ilgiden ve yardımdan uzun süre uzak kalan bir çocuk da sertleşir, duvar örer, duygusal besin alıp verme konusunda sıkıntılar yaşar.
Sayfa 137Kitabı okudu
Bastırılan duygular sakin kalmayı reddeder.
Sayfa 143Kitabı okudu