Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Neden evlenmiyorsun?” dedi. “Daha iyi değil mi? Sen hep yalnızsın. Günün birinde... vursalar seni, öldürseler peşinden kim ağlayacak sana? Kötü bu... kötü!”
“Sen hep entelektüel mantığı yürütüyorsun. Biliyorum, yenilsek, bizden kopup gitmezsin. Bizimle aynı sepete girersin. Ama ya kazanırsak? İşte o zaman ne yaparsın bilemiyorum. Bir inanıyorsan on misli acıyorsun çünkü. Öğrenci bir kız var tanıdığım; genç bir kız. İkinizin farkı yok. O da öyle; güçsüzlüğü, kuvvetten üstün tutuyor. Şeytan çarpsın anlıyorsam.”
Reklam
“Neden kızıyorsunuz? Kapitalistim ben. İşçiler de haklı kendilerine göre. Ama siz? Et değilsiniz, balık değilsiniz. Ve biftek olmak istiyorsunuz. Kanlısından hem de. Hayal bunlar. Toplusözleşmeye neden ihtiyacınız olsun? Ne kadar yırtınsanız, insanlar değişmeyecek ki; hep aynı onlar.”
“Kızın da senin gibi,” dedi. “Bu sizin illetli dindarlığınız! Cennet... cehennem... şeytan götürsün!” “Alay etmek kötüdür, Paul.” “Alay mı ediyorum? Hepiniz çıldırdınız siz. Özgür düşünceli bir adamım ben. Cehenneme giderim daha iyi.”
“Hayır, bütün bu gürültü patırtı tek sonuca çıkar; kabinede değişiklik olur. Hepsi bu. Devrim yapmak için adamlar gerekli. Adam yok ki devrim olsun. Hepsini iyi tanıyorum şimdi. Komünistlere yanaştığım zaman böyle olacağını bilseydim... Başka şey umut ediyordum ben.”
“Politika, büyük ve cafcaflı konuşmak, küçücük işler yapmaktır.”
Reklam
“Halk Cephesi’nin seçimleri alması kalın kafalı ve rahatına düşkün burjuvaları çok korkutmuştu.”
“Lucien kötü değildir, maymun iştahlıdır yalnızca. Bakarsınız aşık olmuştur, deli gibi sever. Bakarsınız bir süre sonra aynı kadının adını bile unutur. İnançlarında da böyledir. Oysa ben... Kafam kalındır benim.”
“Zaten insan nasıl konuşuyorsa öyle davranmalı.” “Peki, sözlerle davranışları birbirine pekiştirmek istesek... Ne yapmalı?” “Tam inanırsan olur.”
“Her şey kokuyor, çürüyor aslında. Her şey devriliyor. Ne yapsın yani? Bu gece Paulette’e gidecek o. Fakat Paulette de ölecek... Herkes ölecek... Hepimiz...”
Reklam
“Figer genç değildi. Beraber yaşamaya başladılar. Aralarında belki aşk yoktu, ama sahtekarlık da yoktu. İkisi de yalnız ve mutsuz insanlardı.”
“Jeannette büyük bir mağazaya satıcı olarak girdi. Her sabah işe gözlerinin altı şişmiş geliyordu. Oradakiler sabahlara kadar seviştiğini sanıyorlardı. Oysa sabahlara kadar okuyordu.”
Bu nasıl soru be yavrum ya :)
“Komünist misiniz?” “Tabii, değil mi!” “Ağabeyim de sizin gibi düşünüyor. İnanmıyorum ona... Sözlere karşı kuşkuluyum ben...”
Şu zenginlik her yerde başa bela :)
“Pierre soracaktı, ‘Siz neden evlenmiyorsunuz?’ diyecekti. Vazgeçti. Zaten Dessère anlamıştı onun söylemek istediğini. “Böyle hikâyeler hep birbirine benzer. Elimde değil, ne yaparsınız? Beni de sevdiler, gözyaşı döktüler benim için, intihar etmeyi bile düşünenler oldu. Yalnız bir fark var; benden çok, paramı seviyorlardı. Ne yapabilirdim? Kendimi saklayamazdım; insanı görünmez yapan tılsımlı şapkayı nereden bulacaktım?”
“Biz... Bakmayın bize. Ama siz artık hep iyi günler göreceksiniz,” deniyordu.”
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.