4 Eylül’de Fethi (Okyar) Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın taşra teşkilatını kurmak için İzmir’e geldi. Onu büyük bir kalabalık karşıladı. Mustafa Kemal’in arkadaşı olan İzmir Valisi Kâzım (Dirik), muhalefet toplantısını engellemeye kalkıştı, ama yapılmasına izin vermesi için talimat geldi. Resmî yetkililerin kararsızlığını hisseden halk gemi azıya aldı. Halk Fırkası’nın bürosu ve gazetesi taşlandı. İsmet Paşa’nın resimleri yırtıldı. Binayı koruyan emniyet güçlerinin açtığı ateşle 14 yaşında bir öğrenci öldü. Oğlunun kanayan bedenini Fethi’nin ayaklarının dibine bırakan baba, “İşte size bir kurban, başkalarını da veririz. Yalnız sen bizi kurtar,” dedi. Muhalefet partisinin 7 Eylül’deki mitinginde yüz binden fazla insan toplandı. İki gün sonra iktidar partisinin İstanbul’daki sesi Cumhuriyet gazetesi, yayınladığı bir mektupla Gazi’ye, yeni partilerin onun ismini kullanmaya kalkışmasından şikâyet edip, konumunu açıkça belirtmesini istedi. Ertesi gün Mustafa Kemal, Cumhuriyet Halk Fırkası’nın başkanı olarak kalacağı, ama bu durumun cumhurbaşkanı olarak tarafsızlığını etkilemeyeceği yanıtını verdi. Ama Serbest Cumhuriyet Fırkası, yerel seçimlerde ciddi bir rakip olduğunu gösterince resmî engellemeler ve hilelerle karşılaştı. Mustafa Kemal, “Hangi fırka kazanıyor,” diye sordu sekreteri Hasan Rıza’ya. “Tabii bizim fırka Paşam,” yanıtını alınca da gülmeye başladı. “Hayır efendim; hiç de öyle değil!... Hangi fırkanın kazandığını ben sana söyleyeyim; kazanan idare fırkasıdır çocuk!... Yani jandarma, polis, nahiye müdürü, kaymakam ve valiler... Bunu bilersin.”
Sayfa 541Kitabı okudu
Beraat eden komutanlar yaya olarak mahkeme salonundan ayrılırken, çevrede toplanan kalabalık, “Paşalarımızı bize bağışlayan Allah’a hamdolsun!” diye bağırınca Ali Fuat, Karabekir’e dönerek “Paşam, şimdi hakiki surette beraat ettik...” dedi. Sekiz ay sonra Ali Fuat tekrar Gazi’nin gözüne girdi. İstiklâl Mahkemesi’nin başkanıyla birlikte, birbirine aykırı iki konuk olarak cumhurbaşkanının masasına davet edildiler. “Paşaları senin hatırın için affettirdim...” dedi Mustafa Kemal, herkesin duyabileceği bir biçimde. Mustafa Kemal ondan hoşlanıyor, daha önemlisi korkmuyordu. Anlatılanlara göre Fransızca olarak Ali Fuat’ı bir ‘simple soldat’ (basit bir asker) diye tanımlamıştı. Bu, onun 1933’te milletvekili seçilmesini ve ardından Nafıa Vekilliği’ne getirilmesini engellemedi. Refet’in “rehabilite” edilmesi daha uzun sürdü, ama sonunda o da 1935 yılında meclise katıldı. Rauf ile Karabekir, bir daha Mustafa Kemal ile barışmadılar.
Sayfa 518Kitabı okudu
Reklam
Türk toplumunda zenginlerin, özellikle yetimleri, fakat yetim olmayan yoksul çocukları da evlat edinip yetiştirmeleri saygıyla karşılanan bir davranıştır. Mustafa Kemal daha önce bir erkek çocuğu evlat edinmişti, ama evin içindeki varlığı bile göze çarpmıyordu. Oysa boşanmış bir erkeğin genç kızları evlat edinmesinin dedikodulara yol açması
Sayfa 508Kitabı okudu
İlk olarak ordunun desteğini alacağından kesinlikle emin olmak zorundaydı. 2 Şubat 1924’te Kâzım Karabekir, İsmet Paşa ile Milli Müdafaa Vekili Kâzım’ın (Özalp), İzmir’deki askeri tatbikatı izlemeye gittiklerini öğrenince şaşkınlığa uğradı. Genelkurmay Başkanı Fevzi de (Çakmak) onlara katılacağından, o da gitmeye karar verdi. Mustafa Kemal
Sayfalar: 467-468-469-470-471-472Kitabı okudu
"Alagözde, Başkomutanlık Karargâhı'nda endişe vardır. Halide Edip Hanım yangına körükle gitmek istemese de, daha fazla dayanamaz: "Ankara'yı da mı boşaltıyoruz Paşam? Muharebeyi kayıp mi ediyoruz?" Mustafa Kemal Paşa rahatlatıcı bir gülümsemeyle Halide Edip'e döner: "Hayır hanımefendi, meselenin özüne dikkatinizi çekerim. İlk maddede muharebenin Ankara'ya intikal etme ihtimalinden bahsediyorum. Yani bu, -gerekirse Ankara'ya, hatta daha geriye çekilir yine dövüşürüm, ama muharebeyi kaybetmem- demektir. Biz kimseye Yunanları Haymanada durduracağız diye söz vermedik. Ankara da olabilir, Kırıkkale de, Sivas da. Ama durduracağız. Çünkü yenilmeye hakkımız yok. Savunduğumuz Türkün son ocağıdır".
Acı Ağrılar!
Sordun mu ona Rahman'ın manası nedir? Gel okuyalım yavrum, Kur'anı bana getir. Söyleme sakın ağam, söyleme ne olur paşam. Aklın başına gelir, beynine inince dam.
Sayfa 110Kitabı okudu
Reklam
Kutlu ruhun şâd olsun Paşam.
Ermeniler için o büyük bir suçluydu, tehcirin kararını vermiş, 1.500.000 (!) ermeni onun yüzünden ölmüştü (!)
Oldu paşam başka emrin de var mı :d
Ben bu diyarın prensiyim ! Bana itaat edeceksin ! .
Sayfa 74 - Martı YayınlarıKitabı okuyor
Yıl 1919
Ali Sait Paşa, "Musa, bu vatana çok hizmet ettin, emeklilik için dilekçe ver kabul edeyim." der. Zenci Musa şöyle bir etrafına bakar ve "Paşam ben bu fakir milletin parasını kabul edemem." der.
İsmet İnönü ile bir davette karşılaşmıştık. Paşa içki dağıtan garsona seslendi: “oğlum, Aybar’a bir coca cola getir.” Sayenizde ona da alışırız paşam dedim.
Sayfa 70
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.