Savaşlardaki atikliği, cesareti ve hızlılığıyla Yıldırım lakabı alan I. Bayezid komutasındaki Osmanlı Ordusu, Niğbolu Kalesi (bugün Bulgaristan sınırlarında) önlerinde Haçlı Ordusu ile karşı karşıya gelir. İstanbul Kuşatmasını bırakarak Niğbolu’ya gelen Osmanlı Ordusu hem yorgundu hem de Haçlı Ordusu’nun sayı olarak yarısı kadardı. Bu koşullar altında Yıldırım Bayezid bir adak da bulunur.Duasında; bu savaş Allah’ın yardımıyla zafer ile sonuçlanırsa, Payitaht-ı Kadim yani Bursa’ya dönüldüğünde 20 cami (mescit) yaptıracağına dair niyazda bulunur. Savaş kazanılır ve Sultan Bayezid elde edilen ganimetle, hem adağını yerine getirmek hem de zaferin şükrünün nişanesi olarak 20 mescit yapılmasını emreder. Fakat dönemin kanaat önderi ve Bursa’nın Manevi Komutanı Emir Sultan Hazretleri (aynı zamanda Yıldırım Bayezid’in damadı) Padişaha bir öneride bulunur. "Artık imparatorluğa giden bir yola girdik. 20 tane ayrı ayrı mescit yaptıracağınıza neden büyük kalabalıkları alacak 20 kubbeli bir Cumalık Camii yaptırmıyorsunuz?" der ve teklifi kabul görür. Kaynaklardaki rivayete göre; caminin nereye yapılacağı konusu araştırılırken, Seyyid olan Emir Sultan Hazretleri "Rüyamda dedemin yani Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in bana gösterdiği yere yapacağız." der ve bugünkü Ulu Cami’nin yerini bizzat kendi gösterir.