1. Schopenhauer - Say yayınları dizisi
2. Schopenhauer - İsteme ve Tasarım olarak dünya
3. Schopenhauer - Aşkın metafiziği
4. Rudiger Safranski - Felsefenin yaban yılları( Schopenhauer biyografisi)
5. Nietzsche - Böyle buyurdu zerdüşt
6, Nietzsche - Putların Alacakaranlığında
7. Nietzsche - İyinin ve kötünün ötesinde
8. Nietzsche - Ecce
Marie Curie: ''Hayatta hiçbir şeyden korkmayın, yalnız her şeyi anlamaya çalışın.' '
Fernando Pessoa: ''Anlamaktan Yoruldum...''
Daha önce Nietzsche'nin, Halil Cibran'ın, Kafka'nın, Tesla'nın aforizmalarını okudum. Ama sizi temin ederim, böylesi bir, bir... ne, ne yazabilirim ki...
Neyse, kitap ismiyle başlayalım.
'Anlamaktan Yoruldum'
Bakın,
ÇÜNKÜ GÜZELLİK, DİYORDU; İNSAN RUHUYLA HAKKIYLA KAYNAŞABİLEN TEK ŞEYDİR.
Bir düş sahibiyim. Rüyasına bile razı geldiğim belki de yalnız benim sahip olduğum. Sedire kurulmuşuz, bir yer sofrası sonrası dişlerimizde kürdanlar, dilimizde edebiyat. Kendi bildiğimiz doğrulardan asıl doğruya ulaşmanın vereceği o tada varmaksızın yakalanmışlığımız.
POLİSİYENİN KRALİÇESİ AGATHA, POP'UN KRALI MICHAEL'DİR.
NE ALAKA?
Şimdi içinizde polisiye sevmeyen, onu edebi bir tür olarak görmeyen, zaman kaybı, çıtır çerez olarak gören bir kesim var. Biliyorum. Sizin birinizi bile bu yoldan döndürmeyi şu andan itibaren görev edinmiş bulunmaktayım. Michael içinse... Gönlümün Prensi. Onu sevmeyeniniz,
HAYAL KIRIKLIKLARI
Genç Werther’i okuyanların intihar ederek öldüğüne şahit olan bu dünya, Huzursuzluğun Kitabı’nı okuduktan sonra intihar edenlerle karşılaşmamışsa, bu işte bir terslik var demektir.
Şimdinin taş kesilmiş saydam duvarının içinden geçen ellerimiz, geçmişe kök salmış bir ağaç gibi sızlarken, ‘’Asla bir geleceğe sahip olmamış
“Henüz varoluşun trajedisinin ne olduğunu anlamış, bu konuda kesin bir yargıya varmış değilim.”
–Cesare Pavese
İtalyan edebiyatının önemli isimlerinden
Cesare Pavese, 1908 yılında Torino'da doğuyor. Küçük yaşlardan itibaren edebiyata ilgili olan Pavese, Torino Üniversitesi'nde edebiyat bölümünden mezun oluyor. Amerikan ve İngiliz edebiyatıyla
Kim olduğumu, nasıl bir ruha sahip olduğumu bilmiyorum.
Eğer samimiyetle konuşuyorsam, bunun nasıl bir samimiyet olduğunu bilmiyorum. Var olup olmadığını bilmediğim bir ben'den çeşitli biçimlerde başkayım (o ben bu başkaları mı, onu da bilmiyorum).
Fernando Pessoa
Işık Ergüden’in derlediği ve Türkçeleştirdiği “Pessoa Pessoa’yı Anlatıyor”
"Birbirimize görmeden bakıyoruz. Birbirimizi dinliyor ve sadece içimizde kendimizi dışa vuran bir ses duyuyoruz. Diğerlerinin sözleri bizim işitme duyumuzun hataları, kavrama gücümüzün enkazlarıdır. Diğer insanların sözleri üzerine bizim anlamlandırmalarımıza nasıl güvenip inanabiliyoruz. "