Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
19 "Ey, çıplak ayaklarım..."
Kimsenin oturmadığı bu yörede var olduğumu dahası yalnızca var olmayıp bildiğimi anlatmak isteyen bir çığlık Korkunun gerisinde aşağılık bir umut kırıntısı sezilen bir çığlık; ya da içinde arı bir umutsuzluğun çınladığı baştan başa anlamsız bir inanç çığlığı. Ama bir şey kesin: almak istediği anlam ne olursa olsun, çığlığım son nedir bilmeden sürmeye yazgılı.
19 "Ey, çıplak ayaklarım..."
Tanrıya ulaştırmak için başlayan bir yolun acı, bayağı sonucu —baskı altındaki bir kültürün gerektirdiği gibi laik­— Ama kim kazanacak? Aklın din dışı çoraklığı mı, yoksa yaşayanların tarihin gerisinde bıraktıkları değersiz bereket, din mi?
Reklam
10 "Evet, ne yapıyorlar varlıklı ailelerin akıllı çocukları..."
Bir iç savaş. Birisi tükenip ölecek olsa gerçekten mujik giysileriyle, on altısına gelmeden, belki de yalnızca o olacak, haklı. Ötekiler birbirlerini boğazlıyorlar.
10 "Evet, ne yapıyorlar varlıklı ailelerin akıllı çocukları..."
Hitler gelir, Burjuvazi sevinir. Kendi elleriyle kendi işini bitirir. Suçlarını yüklediği, yarattığı Kahramanın eliyle cezasını bulur.
10 "Evet, ne yapıyorlar varlıklı ailelerin akıllı çocukları..."
(...) hepsi bunların Yok edici yeni bir Tanrının gelişini hazırlıyorlar; bilmeden kollarında gamalı haçlarını taşıyorlar: oysa gerçek hastalıklarla, sırtlarında gerçek paçavralarla ilk, onlar girecek gaz odalarına: istedikleri de bu değil mi?
Tanrı ile alt proletarya arasında suçortaklığı
Seninle ayaküstü, acele, en son vedalaşıyorum. çünkü acının avutulamaz olduğunu biliyorum, avunma istemeye gereksinme duymadığını da. Olduğun gibi şimdiki zamanda yaşıyorsun sen. Gökyüzündeki kuşlar, tarlalardaki leylâklar gibi, yarını düşünmüyorsun. Kaldı ki, hiç konuştuk mu birbirimizle? Tek söz söylemedik birbirimize, sanki ötekilerin bilinci vardı da senin yoktu.
Reklam
Kişilik düşüncesinin yok oluşu
Yoksa seni seven (herkesin yaptığı gibi—bilmeden) ne pahasına olursa olsun, her an, yaşamı yeniden mi tanımalı? Tanımak ya da yaşamak değil, yeniden tanımak. Kavranması, dahası adının anılması en akıl almaz, en bağışlanmaz, olasılıklara en uzak sapkınlıklar mı yoksa—benim beylik burjuva dilimle cömertçe dediğin gibi— yaşamı yeniden tanımanın en etkili yolları? Ama yine de ancak simge olabilecek ayrılıklar bunlar —gerçeklikle, gerçek her şey gibi, hiçlikten var olup hiçliğe yönelmiyorlar mı?
Kişilik düşüncesinin yok oluşu
Yok etmeye geldin demek sen bu eve. Neleri yok ettin bende? Kişiliğim konusunda oldum olası sahip olduğum düşünceyi yok ettin sadece —bütün geçmiş yaşamımla birlikte­— Eğer, nice önce almış idiysem almam gereken biçimi, eksiksiz bir biçimde, ne kaldı bundan şimdi geriye? Kimliğimi bana geri verebilecek hiçbir şey göremiyorum. Sana bakıyorum: beni yan tutmadan dinlemiyorsun—çünkü bölünmeyi beceremiyorsun­— can kulağıyla dinliyorsun—çünkü herkese kendini bütünüyle veriyorsun—
Ensestin gerçeklikle özdeşleşmesi
Belki de beni avutmak için sessizce yaptığın okşamalar —tutarlı bir davranışın acımasızlığıyla, beni acımın daha da içine, dibine itmek için, belki de­— anlayamadığım bir anlam içeriyor. Ne önermek, esinlemek istiyorsun gizemli bir biçimde? Senin yerini alabilecek birini mi yoksa? Bu biri, senin gibi, babamın yerini alabilir mi, Pietro'nun babası, İlk Baba'nın? Öz babamın niye olmasın? Hakkın ürkünç ve sessiz sözcükleriyle, yoksa hiç tasarlanamaz ve ensest kokan bir gerçeklikle, gerçekliğin tümü arasında bir özdeşleşme mi öneriyorsun bana?
Ensestin gerçeklikle özdeşleşmesi
Durum... alaya alınarak kurtarılıyordu, övünülecek bir şey gibi, soyluların ev sıcağında sera bitkileri yetiştirme alışkanlığı gibi.
679 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.