mış gibi yapmanın en büyük engellerinden birisi de sizin gözlerinizin taa içine bakarak sizinle konuşan biridir. ruhunuz ortaya çıkıverir. içten ve içine bakan gözler, insan ruhunu derinliklerden gün ışığına çıkaran en güçlü davetçidir.
tarihin tekerrür ettiğini, asırlar geçse bile insanın yapısının değişmediğini ve hep aynı zaaflarla malul olduğu için hep aynı yöntemlerle tedavi edilebileceğini yaşıyor ve anlıyorsunuz.
Bugün neye, nasıl ve niçin inanıp inanmayacağıma geçmişte (ve hâlen) birilerinin bana nasıl davrandığına göre karar vermenin, çocukça bir alınganlık ve bencilliğin /ben merkezciliğin âlâsı olduğunu düşünürüm.
İnsanların anılarının, mesleklerinin, cinsiyetlerinin, hayat şartlarının ve içinde yaşadıkları sosyal yapının, onların kişiliğini, inançlarını ve düşünce yapılarını tamamen belirlediğini ve bunun olağanlığını kabul etmek, insanın zekasına, düşünce gücüne, evrensel saygın konumuna ve biricikliğine aykırı olduğu gibi, ilâhî hakîkati insanların bize onu nasıl dayattığına bağlı olarak kabul ya da reddetmek de yetişkin bir birey olamamaktan doğan, envaiçeşit bağımlılığın bir türüdür.