Bir anneye neden anne olduğunu, anneliğin gerektirdiği olgunluğa ve sorumluluk duygusuna sahip olup olmadığını sormak ve bunun için ondan geçerli nedenler istemek kimsenin aklına bile gelmezken, çocuksuz insanlardan sürekli bunun gerekçelerini açıklamaları beklenmektedir.
“Sonu belirsiz işler her zaman sonu belli işlerden daha zor olmuştur.”
Sayfa 337 - Martı YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Bu ne biçim Postacı Üç defa çalıyor kapıyı Bu ne biçim kel Hem merhemi var Hem sürmüyor başına Bu ne biçim biçimler İstediğiniz kadar çoğaltılabilir Memleket çok müsait buna Örneğin yeni bir komşu taşındı karşıya Bir baktım Fahriye Abla! Kırk yıllık bir rötar yapmış Erzincan Treni Ben gelmişim şu yaşıma O ise şiirdeki yaşından gün almamış daha Benimki ne biçim hayat Uymuyor ne gördüklerime ne duyduklarıma ne okuduklarıma Ben ne biçim benim Ne kendime benziyorum Ne başkalarına
Sayfa 45 - metisKitabı okudu
Oynadığı her filmin kostümüyle dolaşıyordu. Bekçi, Postacı, Mübaşir… Setten çıktığı kostümü asla çıkarmıyor, her yere öyle gidiyordu… Çalışmadığı günlerde kostümler temizleniyor, yine çıkarmamacasına giyiliyordu… Eve gelince varsa ceket, kravat çıkıyor, pantolon gömlek üstünde kalıyordu… Halbuki film çekimi olmadığı zaman eve girer girmez üstünü değiştirirdi. Bu kıyafet işi hep böyle devam etti. Biz de alışmıştık. Anormal bir durum olduğunun o da farkındaydı. Eve gelince oynar, dans eder, şirinlikler yapardı… Belki de kostüm meselesini örtbas etmek istiyordu. Hani çocuklar yaramazlık yaptığında, kızmamamız için dikkatimizi başka yöne çevirmek isterler ya… İşte öyle…
Sayfa 116 - Doğan KitapKitabı okudu
Sahi sevdin mi?
O an başımda kasketim, ayağımda yamalı pantolonum, üstüme bir kaç beden büyük gelen ceketim ve çapraz takılmış postacı çantamla sokaklarda koşup “ Seviyooor !.. Seviyooor !.. Beni seviyooor!..” diye bağırmak istedim.
Bir saat sonra ise postacı erkek kardeşime gönderilmiş bir mektubu teslim etti bana, zarfın üstünde ölen subayın el yazısını tanıdım: Ölü ölüye yazıyordu.
Reklam
Boşuna...
Boşuna çalıyorsun Postacı, Boşuna çalıyorsun kapımı. Artık benim değildir, Üstünde ismim adresim yazılı mektuplar. Git başkalarını sevindir, Git başkalarını mahzun et, Bana hükmün geçmez artık. Bir aşkım varsa bugün Bahçemdeki çiçeklerdir, İnsanlara değil, Boşuna çalıyorsun kapımı, Postacı, Boşuna çalıyorsun.
Sayfa 131Kitabı okudu
“Mutluluk zirveye ulaştığında daha fazla mutluluk hissedilmesi mümkün değildir. Aynı şey acı, umutsuzluk, aşağılanma, iğrenme, ve korku için de geçerlidir. Kota dolduğunda dünya ne kadar uğraşırsa uğraşsın üzerine daha fazlasını ekleyemeyiz.”
Sayfa 205 - Martı YayınlarıKitabı okuyor
Öyle midir?
Hafıza, insana sadece istediklerini hatırlatacak kadar yoz bir mekanizmadır; bir şey unutulmak isteniyorsa, zaman alsa da sonunda unutulur.”
Sayfa 172 - Martı YayınlarıKitabı okuyor
II Postacı
''Juddy gibi işte.Onu kimseyle görmüyoruz , hangi ırktan olduğu belli değil , hakkında hiçbir şey bilmiyoruz.Post-seksüel , post - ırksal , post - kimliksel , post - tarihsel.''Gülümsemişti ona,şaka yollu söylediğini belli etmek için herhalde. ''Postluğun üstadı Postacı Jude. ''
Sayfa 115 - Doğan Kitap YayıneviKitabı okuyor
Reklam
Hayat çok zor, çünkü zihninizi her an herhangi bir şey ele geçirebilir ama sizi çevreleyen yaşam böyle bir şey hiç yokmuş, hiç olmuyormuş gibi davranıyor. Sınav saatleri değişmiyor, vapurlar yine kendi çizelgelerine göre kalkıyor, postacı zili çaldı diye kapıyı açmanızı bekliyor. “Şarkı dinliyorum, şimdi olmaz.” diyemiyorsunuz. Bunu derseniz anlamayacaklar çünkü, biliyorsunuz. Şarkıları şarkı, fincanları fincan sanıyorlar.”
“Ama bu hayatta herkesin mazur görülmeye ihtiyacı vardı.”
Sayfa 96 - Martı YayınlarıKitabı okuyor
“Rengârenk kitaplarını rafa diziyor, karşılarına geçip yaşlı bir bahçıvan gibi teker teker seyrediyor, incecik kansız parmaklarıyla onlara dokunurken kırılgan şeylermiş gibi davranıyordu.”
Sayfa 44 - Martı YayınlarıKitabı okuyor
“Mutluluk çocukluğunda öğrenip artık unuttuğu bir yabancı dil gibiydi.”
Sayfa 30 - Martı yayınlarıKitabı okuyor
Tragedyalar III
Birdenbire yapayalnızsanız her yerde Ve bundan korkuyorsanız En küçük şeylerden bile. Örneğin birine saati sorsanız Karşıdan karşıya geçseniz bir caddede Sesinizi alçaltıp dikkatle bakaraktan çevrenize Biriyle bir şeyler konuşsanız Ve her gün kitaplar, dergiler alsanız. Postacı her gün mektup getirse Sözgelimi bir resmi dairede Fazlaca oyalansanız Şöyle bir iki otobüs kaçırsanız üst üste, neden olmasın Kaldı ki, hiçbir şey yapmasanız bile Tuhaftır Sanki herkes kuşkuyla bakacaktır yüzünüze.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.