Lermontov, Dekabristler'in yenilgisi sonrası eylemsizliğe ve yıkıma sürüklenen 1830'lu yıllar kuşağı aydınının acılarını, düşünce ve duygularını, yaşadıkları iç çelişkileri ve düş kırıklıklarını simgesel olarak İblis'te toplamıştı. Bu insanlar tutkuyla gerçeği arıyorlardı. Çarlığın baskıcı rejimini ve toprak köleliği düzenini eleştiriyorlar ancak etkin mücadele yollarında somut program üretemiyorlardı. Ağır baskı ortamında elleri kolları bağlı yaşamlarını tüketiyorlardı. Onlar, eski dünya anlayışının sona erdiği ancak bir yenisinin henüz gerçekleşmediği o ara dönemin insanlarıydı. Gururlu, isyancı duygularla dolu ve cesur, evren yasalarının haksızlığıyla bunalan, ancak bu yasalara karşı nasıl karşı çıkacaklarının bilincine varamamış aydınlardı ...
İblis, kuşkusuz simgesel bir imgeydi. Lermontov ve çağdaşları için eski dünyanın yıkılışı, iyilik ve kötülük üzerine ezelden beri var olan anlayışların yadsınmasıydı.