Çevresinde gerçekle ilişkisini açık ve seçik kurmayan insanlar olduğu zaman çocuğun kafasında birçok soru açıkta kalır. Bu soruların en önemlilerinden biri, ‘Ben bu dünyada nasıl yaşayacağım?’ sorusudur.
“ Korkudan gelen disiplin, korku kaynağı yok olduğu zaman kaybolur. Ama kişinin içinden gelen disiplin hiç kaybolmaz; kişi kendini o geleceğe adadığı sürece devam eder. “
Savaşçı şunun farkındadır: ‘Hayır’ demesini bilmeyen kişi güçsüz kişidir. Hayır demesini bilmeyen kişinin ‘evet’ inin de anlamı yoktur. Kendi yaşamlarının liderliğine soyunmuş kişiler, hayır ve evet kelimelerinin tam - eksiksiz - tüm birer cümle olduğunu bilirler. Hayır ve ‘evet’ leriyle savaşçı hem kendinin hem de ilişki içinde olduğu insanların sınırlarına saygılıdır.
Gözlemleyen ben insanı özgürlüğe, daha gelişmiş bir bilince, bilgeliğe götüren bir yola sevk eder. Nesnel ben, yani ego ise, kişiyi daha korkak, daha bencil, kaygılı, yani daha az özgür yapar.
“Bir insanın niyeti, o kişinin içinde bulunduğu ortamı nasıl algılayacağını, o ortamda bilincini nasıl organize edeceğini belirleyen en önemli etkendir.”
Şimdi şunu da görüyorum; benim şevksizliğim, depresyonum bana bir şeyler söylemeye çalışıyormuş. Söylemeye çalıştığı şey de, hayatımın temellerini yeniden gözden geçirmem gerektiğiymiş.
“Daha önce söylediğimi yeniden söyleyeceğim. Büyük resmi, göremediğiniz geniş çerçeveyi çizemediğiniz için, ‘ortamın gerçekleri’ sizin gerçekleriniz haline geliyor.”