Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Bakır Çakmak

Bakır Çakmak
@raskolnikov6363
Sonbaharda bir yaprağım dalına tutunan. Bir yaprağım dalında ilkbaharda unutulan... ... /unutulan/
Reklam
Ve gözyaşlarım çalkalanır . Bir deniz yapışır yanaklarıma. Ne zaman yağmur yağsa İrkilirim bulutlardan. İşte o zaman Sırılsıklam bir kafire döner Eylül. Dinsiz bir sonbahar kirletir yapraklarımı. Ağlasam; bir güz akşamı, toplar mısınız gözyaşlarımı? ... /cehennemin cisr-i/
Kar yandı sigaramın ucunda. Çekti beni tiryaki dumanıyla serseri bir bulut. Bilmem kaçıncı kez bir daha, bir daha öldüm sonra . /Cesedim suları yükselen bir okyanusun ortasında yalnız bir ada./ Sonra seni sevmekten vazgeçince anladım: Her ada batan bir dağın zirvesiymiş aslında. ... /cehennemin cisr-i/

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hiç başlamamalıydım... Unutmak, Sadece unutmak... Hepsi bu... Yüzün kadar eski, adın kadar yalan olsun istiyordum her şey... Dönüp bakınca aynalara bir tokat gibi yüzüme iniyor gerçekler: Bu yarayı tanıyorum ben: deja vu... ... /başlangıçlar ve deja vu/
/Sonra dokunurken soğuk parmakuçlarımız Anadolu’ya Madımakta binlerce yangını söndürüyoruz./ (Yetmiyor ama hiçbir şeye Bütün iyi çocuklar öldü... sana hangisini anlatayım.) ... -başlangıçlar ve deja vu-
Reklam
Artık (d)izlerimizin yaralarını sarıyoruz ’Unutulmak’ diyoruz bir köy gibi tenhalarda... Sicilya’da bir yanardağ, Dersimde sazını kıran bir ozan olmak istiyoruz. Karacadağda sürüsünü kurt kapan bir çoban, Urfa’da, sularında boğulmaktan korkan İbrahimi balıklar olmak istiyoruz. Trabzon’da dağların yamacına tutunan bir manastır, Antalya’da yanan bir ormana yağmur olmak istiyoruz. ... (Başlangıçlar ve deja vu)
(D)ilimizi yakan şarkılar söylüyoruz kırık kapılar ardında. Çöllerde kaybolan kervanlar kadar bedeviyiz. Hangi kuyuya düşsek, Yusuf kokuyor ıslaklığımız. Herkesin sevdasını haykırdığı bir hengâmede Bütün ayetlerde Züleyha gibi susuyoruz... ... -başlangıçlar ve deja vu-
Hangi şehir giderebilir şimdi yalnızlığımızı, Hangi ülkede yıkılır duvarlar? Fırat gibi ihanet, Dicle kadar yanan sular olsak ne yazar. İki mülteci gibi sığıntı, Hiçbir toprağın kabul etmediği cesetler gibiyiz o kadar... ... /başlangıçlar ve deja vu/
Neyiz biz? Cellâdına vurgun kurbanlar mı? Saklı bir viranede bir dönüm alana ekilen esrar mı gülüşlerimiz. /Afrika kadar kül, Newroz kadar ateş olsak ne yazar Kendi katilini yaratan Frankenstein’lar değil mi ellerimiz?/ ... /başlangıçlar ve deja vu/
Bu gece resmini indirdim. Bir uçurumdan bıraktım bakışlarını. Solgun bir tütün yaprağı çiğneyip, bir çay ısmarlıyorum şimdi en üşüyen tarafına. Şimdilik sadece kırık bir hoşçakal bırakabiliyorum sana. Hoşçakal mavisini yitirmiş sevgili. Saksımda susamış, buruşuk reyhan... hoşçakal. ... /kurtarın beni/
Reklam
Diz(e)lerimde uyudu bir şiir, Binlerce gül açtı annemin nasırlarında. Bir seher yeli uçurdu beyaz tülbendini. Annem ki- Saçlarıyla süpürür kirli bir gökyüzünü. Ve giderken Avlumda unutur her mevsim gülüşlerini. ... /kurtarın beni/
Anlat bana derviş. Aç heybeni, Dökülsün ne varsa. Her günbatımında neden başlar sancılarım? Rüyalarım nereye çarpar böyle? Neden paramparça aynada bakışlarım? Tepemde bu kadar yıldız varken; neden her gece yerden yere vurur beni yalnızlıklarım? ... /kurtarın beni/
Ve bilirim ; Silinmiştir alnımda yazılan ne varsa, Vurur şakaklarıma yörüngesiz kırlangıçlar. Kalemler tutuşur parmaklarımda, (Mısralarıma dökülür beyaz küllerim.) ... /bir şairin gölgesi/
Çünkü; Romanlar yazsa da bütün sen’leri; /Her şiir sadece kendi şairini Yakar./ Ben gölgeyim, Ben yazdım; Bunu en iyi ben bilirim. ... /bir şairin gölgesi/
Tüm savaşlarını kaybeden bir kumandanla kederlendim. İçtim tüm şaraplarını madam Defarge’ nin. Sonra iki şehir daha sallandı masamda. Kırıldı dudaklarımda bir bir kadehler, Kanayıp, biraz hayata benzedim. Ardından ağlayıp yasını tuttum mor fistanlı sevgilimin. ... /bir şairin gölgesi/
57 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.