Neden söylemiyorlar, neden içlerinden biri çıkıp söylemeyecek, neden hepsi saklıyor: Aşk çığlıktır, sürüp giden ve kendini besleyen acıdır; mutluluksa hayal meyal gösterir kendini. Kan bir kere aktı mı nesneler soluklaşır, her yere sessizlik çöker.
Eninde sonunda her şey uykuya dalıyor: Takılar altında ezilen kadın bedenleri, geçmişin bütün ağırlığını yüklenen kentler ve çoktan unutulmuş tanıkların kaydettikleri.
Ah, insan öyle fani ki, yaşadığından gerçekten emin olduğu bu dünyada bile, varlığının tek bir gerçek iz bıraktığı bu dünyada bile, sevdiklerinin ruhunda ve hatıralarında o da sönüp kaybolacak, hem de çok çabuk!