Halbuki hayata karşı isyan, insanı hatta rahattan mahrum bırakıyor, felaketten felakete değil, sefaletlere, hatta rezaletlere atıyor, pislik içinde bile çalkıyordu.
İşte hayatında bulduğu en büyük bir iyilik, bütün fenalıklarını karşılayacak kadar büyük bir lütuf... Bu alışabilmekti... Herkes felaketlerine dayanarak başlıyor ve dayanmayı alışkanlık haline getirerek karşı koyabiliyordu.
Beraberken ve ayrı bulunurken hep birbirini düşünüp mutlu olduklarını anlatan bir güvenle, vedaları bile bir mutluluk oluyordu. Onlar birbirinden ayrı bulunmakla ayrılmış olmuyorlardı.
İşte yapan da yapılan da aynı toprağı, aynı çamuru oluşturduktan sonra, hep bir son için gerçek mutlulukları tepmek deliliği neye yaramıştı? Şimdi değil, öldükleri anda, hatta yaşarlarken ne kazanmışlardı?