Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Galiba eski insanların gizli çıkılarında her derde deva bazı iksirler, türlü yaşama hünerleri var. Keşke bizim de böyle iksirlerimiz, hünerlerimiz olsaydı…
Reklam
Bir gece erkeklerden konuşurken, "Ben senden farklı düşünüyorum.." dedi, "..hayat ölüme akıyor. Doğumla ölüm arasına sıkışmış kısacık bir zamanımız var. Eğer hak ediyorsa, bir erkeği doyasıya mutlu etmekten niçin kaçınalım? Erkeğin kulu kölesi olmak, ona yaltaklanmak değil bu. O başka bir şey, aşağılık bir durum. Yalnız kadınlara özgü öyle incelikler, özellikler, dikkatler var ki hayata tat katıyorlar. Bunları cimrilik edip ölüme mi taşıyacağız? İnan bana, hepsi yankı gibidir, insana çoğalarak döner. Babanın bile beynimi ve yüreğimi, bacaklarımdan sonra fark ettiğini sanıyorum. Ama sonra saygısı, şefkati, özeni ile beni kat kat aştı."
Neyin hayır, neyin şer olduğuna acele karar vermemeli. Şunu öğrendim. En ters olayın içinde bile bir güzellik çekirdeği bulunuyor. Zamanı gelince çatlayıp açılıyor.
"Biliyor musunuz.." dedim, "..ben kötü günleri çok çabuk unuturum. Ama sizin şunu hiç unutmamanızı dilerim. Yurdu yurt yapan, taş toprak değil, orada insanların yaşıyor olmasıdır. İnsansız yurt olmaz. O yüzden yurtseverliğin ilk şartının, insanlara, suçlu bile olsalar, insanca davranmak olduğunu sanıyorum."
Kaba, kestirme, küt bir üslupla konuşuyorlar. Bir yandan kadın erkek eşitliğini, kadın haklarını savunuyorlar, buna ilkeller dışında kim itiraz edebilir ama bir yandan da erkekçe yöntem ve davranışlara özeniyor, kadınca olan her şeyden utanıp kaçınıyorlar. Bunun çok komik bir çelişki olduğunu anlatmaya çalışıyorum ama dinleyen kim?
Sayfa 140
Reklam
' Bir gün nasıl olsa görürüm. Dünya sanıldığı kadar büyük değil. Bir yerde rastlaşırız. '
Sayfa 59 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
"Aşk doğal afete benzer kızım.." dedi, "..İstemekle gerçekleşmez ki. Kendiliğinden gelir."
Sayfa 18
! Düşünebilsen, her hayvanda bulunan cinsel dürtü ile insana özgü bir olgu olan aşkı birbirine karıştırmazdın. !
Sayfa 89
Aşk gerçekten ayıbı güzelliğe, utancı sevince dönüştürüyormuş.
Reklam
Anlaşılan, bebeğin annenin kanını ve sütünü emerek büyümesi gibi, gelecek de ancak geçmişi yiyerek var oluyor.
Sevene yılan bile dokunmaz. Bu büyük ve önemli sözü daha duymamış olabilirsin. Çünkü az önce uydurdum. Ama bir gün kalbi olan herkesin bu sözü benimseyeceğine inanıyorum.
Düşünüyorum: Bir insanın bir başka insan üzerindeki hakkı ne kadardır, nereye kadardır? Bir insan, bir başka insanın tüm varlığı üzerinde, yani bedeni, ruhu, aklı, kalbi, vicdanı, hayalleri, umutları ve emelleri üzerinde hak iddia edebilir mi? Bunlar bir nesneymiş gibi, kim olursa olsun, bir başkasının mülkiyet konusu olabilir mi? Üstelik her insanın içinde birçok kişi, birçok kimlik var. Hepsini birden kim mülkiyetine geçirebilir?
Bir gün, “Aşk ihtilaldir" demiştiniz. Bu sözün anlamını şimdi anlıyorum. Aşk gelince, gerçekten yeni bir dünya kuruluyormuş. İçimde varlığından haberli bile olmadığım yeni duygular keşfediyorum. Eskiden göl balığıydım, artık akıntıya karşı yüzen bir sazanım.
Allah'ın çetin kullarından Ömer Hayyam bir rubaisinde aşağı yukarı şöyle demiş: “Günah olmasa, Allah'ın rahmeti neye yarardı?" Ben de böyle düşünüyorum. Üstelik hangi günah Allah'ın rahmetinden daha büyük olabilir ki? Yoksa koca Hayyam da küçücük ben de yanılıyor muyuz?
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.