Çünkü sevilen şeyler uzun süre var olduklarında insan onlara sahip olduğu için herhangi bir haz hissetmezken kaybettiğinde hemen şiddetli bir elem hisseder.
Sayfa 107 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Davranışları en bozuk olan çocuklar, öğüdün ve dayağın en bol olduğu evlerden çıkar.
Sayfa 228Kitabı okudu
Bilinçli tehlikeye karşı duyulan tepki korku; bilinçdışı olan, nesnesi kişice tanınmayan, içten gelen tehlikelere karşı duyulan tepki ise anksiyetedir.
Kendime “Bu kadar yalnız kalınabilir mi?” diye sorardım. “ sosyal hayvan insan, dayanabilir mi kimsesizliğe?” Ama artık biliyorum yalnızlığın korkulacak bir yanı olmadığını… Tabii bunu ruh sağlığı yerinde ve içlerinde tek bir kişilik taşıyanlar için söylemiyorum. Sözüm benim gibi içinde binlerce ruh taşıyanlara, Uzakdoğu efsanelerindeki canavarlar gibi yedi kafalı, tek bedenli insanlara. Ben hep kalabalık oldum. Şehrin uzağında ki bir semte giden, günün tek otobüsü kadar kalabalık. Tıkış tıkış! Herkesin üst üste olduğu bir otobüs kadar. Dolayısıyla iyi geldi bana yalnızlık. Kendime yeterince zarar veriyordum. Ve bir de dünyanın vereceği zararları ortadan kaldırmanın imkanı olmadığına göre, yoklarmış gibi davranarak yalnızlığı seçmek en doğrusuydu.
Sayfa 148 - Doğan KitapKitabı okudu
Lokalleri kim icat etti? En nihayetinde halk kafeleri, her şeyden de öte orada oyun oynanmadığında ve domino taşlarının birbirlerine çarpışları duyulmadığında, ayrıca laf olsun diye gelir geçer konularda özgürce konuşma imkânı bulunduğundan ve orada stenograflar olmadığından daha tahammül edilebilir yerlerdir. Hatta ruh sağlığı için ferahlatıcı yerler. İnsan ahmaklığı oralarda alınır ve düzene girer çünkü insanlar kendi kendilerine gülerler. Ahmaklık ne zaman kendine gülmeye başlar o vakit bahse geçen konu artık bir ahmaklık olmaktan çıkar. Bir espri, bir alay, bir laf kurtarıcı olur.
Ancak suç odası diye adlandırılan ve şevk kırıcı kütüphanelere sahip olan bu lokallerde utanç verici bir şekilde “din ve politika tartışmak yasaktır” maddesi -iyi de neyle ilgili tartışacaklar?- bulunabilir.
Sayfa 48Kitabı okudu
Deliriyoruz Galiba!
Antidepresan kullanımı 5 yılda yüzde 70 arttı, ruh sağlığı hastanelerinde yer kalmadı.
Sağlık Bakanlığı verilerine göre Türkiye'de son 5 yılda antidepresan kullanımı yüzde 70 arttı. Ruh sağlığı hastanelerinde doluluk oranı da yüzde 100’e ulaştı.
Türkiye’de antipsikotik tüketimi son 5 yılda 7 milyon 201 bin kutudan 12 milyon 158 bin kutuya çıkarken, ruh sağlığı hastanelerindeki doluluk oranının da yüzde 100’e ulaştığı belirtildi. Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye’de, 2012 yılında 37 milyon 351 bin 187 kutu, 2013 yılında 37 milyon 355 bin 35 kutu, 2014 yılında 39 milyon 246 bin 223 kutu, 2015 yılında 43 milyon 563 bin 596 kutu antidepresan kullanıldı. 2016 yılının ilk 9 ayında, 33 milyon 638 bin 916 kutu ilaç tüketimi gerçekleşti.
EN YAYGIN SORUN DEPRESYON VE ANKSİYETE
Milliyet'e konuşan uzmanlara göre günümüzde antidepresanlar birkaç farklı problemde kullanılırken, özellikle depresyon ve anksiyete bozuklukları antidepresanların en yaygın kullanıldığı sorunlar arasında. Ayrıca somatoform denilen, birden fazla ruhsal sorundan dolayı ortaya çıkan ruhsal bozukluklar, yeme bozuklukları, bazı kişilik bozukluğu tiplerinde de yaygın bir ilaç kullanımı söz konusu.
Kaynak: ilerihaber.org/icerik/antidepr...
Bir Delinin Dilekçesi.
Muhakkak okuyun ve yorumlarınızı bekliyorum
“1965 yılında vefat eden bir “deli”nin son dilekçesidir:
(Bir takım temennilerini ve ruh hâlini içeren kayıtlardır.)
“Ben dünya küresi, Türkiye karyesi ve Urfa Köyünden, El-Aziz Tımarhânesi (Akıl ve Ruh Sağlığı Hastanesi) sâkinlerinden; ismi önemsiz, cismi değersiz, çâresiz ve kimsesiz bir abdi
Ruh Sağlığı
Endişe içinde ruhum,
korkunç bir titreme alıyor bedenimi,
kim inanır bunca uğursuzluğun
hakikati aşacağına..
