"Allahım! Bize, korkundan günahla aramıza engel olacak kadar hisse ver! Bizi, Cennetine ulaştıracak kadar tâatini nasib eyle! Bize dünya musibetlerini hafifletecek güçlü îmân ver! Allahım! Bizi yaşattığın müddetçe kulaklarımız, gözlerimiz, gücümüz ve kuvvetimizden faydalandır; ölene kadar da bu nimetlerden bizi mahrum etme! Bize zulmedenlerden öcümüzü Sen al! Düşmanlık edenlere karşı bize yardım et! Dinimizi zayıflatacak davranışlardan bizi koru! Dünyayı en büyük düşünce ve gaye edinmekten bizi muhafaza eyle! Bize acımayanları başımıza belâ etme."
Rasûlullâh -sallallahu aleyhi ve sellem-, Ebû Eyyüb-radıyallahu anh-'ın evine doğru gelirken, Neccâroğulları'nın küçücük kızları deflerle karşısına çıkıp:
"Biz Neccâroğulları'nın kızlarıyız! Ne mutlu bize Muhammed'in komşularıyız." diyerek şiirler okuyorlardı.
Gönüller sultanı Peygamberimiz -sallallahu aleyhi ve sellem-, onlara:
"-Söyleyin bakalım, beni seviyor musunuz?" diye soruyordu.
Onlar da:
"-Evet yâ Rasûlallâh, Sen'i çok seviyoruz!” diyorlardı.
Onların neş'e ve sevinçleriyle sevinen Alemlerin Efendisi -sallallahu aleyhi ve sellem- de:
"-Allah biliyor ya, vallâhi, ben de sizleri seviyorum! Vallâhi, ben de sizleri seviyorum! Vallâhi, ben de sizleri seviyorum!" buyurdu.
Krizlerimizle başa çıkmada daha ciddi, daha cesur ve daha metodolojik olmamızın ve ayrıca teşhis koyma, sorumluluk üstlenme ve ibret alma noktasında Kur’ânî yaklaşımı benimsememizin vakti geldi.
Uhud Savaşı yenilgisinden sonra nazil olan ayetlerde hezimetin sorumluluğunun tamamen sahabelerde olduğu ifade edilmişti.
Ayette buyuruluyor ki: “De ki: O (musibet), kendinizdendir." (Âli İmran-165).
Bir başka ayette ise şöyle buyuruluyor: “Nihayet sevdiğiniz şeyi (zaferi) size gösterdikten sonra, za'f gösterdiniz. (Peygamber'in verdiği) emir konusunda tartıştınız ve emre karşı geldiniz. İçinizden dünyayı isteyenler de vardı, ahireti isteyenler de.” (Âli İmran-152).
Kur’ân-ı Kerim’in burada hezimetin sorumlusu olarak karşı taraftan, yani Mekkeli Müşriklerden hiçbir şekilde söz etmemesi manidar. Zira bu şekilde Müslümanların kendilerini komplo teorileri ile teskin edip kurban psikolojisine kapılması önlenmek isteniyor.
Hakikatlerle yüzleşmekNe kadar şok edici olursa olsun, hakikatlerle yüzleşmekten ve gerekçe uydurmayı bırakmaktan başka seçeneğimiz yok.
Durumun ince detaylarına girmek ve öfkeyi yatıştırmak yerine, krizin köklerini tedavi etmek için analiz ve planlama yapmaya odaklanmalıyız.
Kaynak: Suriye Felaketi: Kördüğüm, İbretlik Dersler ve Çıkış / Süheyl Gannuşi
Âtiyi karanlık görerek azmi bırakmak...
Alçak bir ölüm varsa, eminim, budur ancak.
Dünyada inanmam, hani, görsem de gözümle:
Îmanı olan kimse gebermez bu ölümle.
Ey dipdiri meyyit! "İki el bir baş içindir"
Davransana... Eller de senin, baş da senindir!
His yok, hareket yok, acı yok... Leş mi kesildin?
Hayret veriyorsun bana... Sen böyle değildin.
Kurtulmaya azmin, niye bilmem ki, süreksiz?
Kendin mi senin, yoksa, ümidin mi yüreksiz?
Âtiyi karanlık görüvermekle apıştın
Esbâbı elinden atarak ye'se yapıştın
Karşında ziya yoksa, sağından, ya solundan,
Tek bir ışık olsun buluver... Kalma yolundan
Âlemde ziya kalmasa, halk etmelisin, halk!
Ey elleri böğründe yatan, şaşkın adam, kalk!
Herkes gibi dünyada henüz hakk-ı hayatın,
Varken, hani herkes gibi azminde sebâtın?
Kalenderiz, cemaat değil dernek hiç
Etkili yakınlarımızı yaktık güne zinde başladık
Sesimiz ulaşmaz şükür koca Tanrıdan gayrıya
Zırnık biziz, halt biziz, biziz hiç
yüzüm kuyular mührü
ellerim iki turna uyuduğun sonsuzlukta
odalar toprak döküyor üstüme.
Ölümü de dünyada yaşıyormuş insan
gövdem kalbimin darağacı şahgülüm...
Uzun sürmeyecek yalnızlığım.
Ey dost, gönlünü aşk-ı ilâhî ile doldur,
Mestâneye ekmek sözü etmekten uzak dur.
Sun kevseri kansın suya hep teşne gönüller,
Deryada yüzen canlı sudan başka ne ister?
Doldur o aşk-ı ilâhî ile yine doldur, yine bir sun,
Dursun gece ey dost, onu durdur ne olursun!
Vur uykumu zincirlere vur, geçmesin anlar,
Varmaz gecenin farkına varmaz uyuyanlar!..
...
nasıl da perişan, ne kadar da ölçülü
darası alınmaz yüküm bu benim
kayda geçirilemez, narhı konulmaz
resmen ve alenen ifade usulü yok
gözümün feri saydım onu, gücüm
bundadır
dizimin dermanıdır o
buradan gelir cesaretim
bende bu kucak olduktan sonra
iyi veya kötü ne yapılabilir
kendi hayatı aleyhine
binlerce defa dolap
çevirmiş olan bana?