1947 yılındaki bir başka dava da Atsız'ın Sabahattin Ali aleyhine açtığı hakaret davasıdır. 26 Mayıs 1947'de Sabahattin Ali, sahibi bulunduğu Merhumpaşa gazetesinde "Hasan Âli-Kenan Döner Komedisi" başlıklı bir yazı yazar. Aynı gazetede "Genç Arkadaş” başlıklı bir yazı daha neşreder (Ali 2015: 529). Yazılarda Atsız'a hakaret vardır. Bunun üzerine Atsız, Sabahattin Ail'ye hakaret davası açar. Davanın ilk duruşması 12 Eylül 1947 tarihinde İstanbul Üçüncü Asliye Ceza Mahkemesinde yapılır (Cumhuriyet gazetesi, 13 Eylül 1947, Akgöz 2016: 197-198'den). Bu yazılar dolayısıyla Sabahattin Ali 19 Aralık 1947'de tutuklanmış, fakat 12 gün sonra serbest bırakılmıştır (Ali 2015: 529). 24.01.1948'de Sabahattin Ali eşine yazdığı mektupta şöyle diyor: "Nihal Atsız davası tekrar görüldü, 50 gün cezanın altıda birini indirecekler, kırk gün kalacak, bu sefer yattığım 12 günü de çıkarınca, bu ceza temyizde tasdik edilse bile, 28 gün kadar yatacağım demektir." (Ali 2015: 542).
1947 yılındaki bir başka dava da Atsız'ın Sabahattin Ali aleyhine açtığı hakaret davasıdır. 26 Mayıs 1947'de Sabahattin Ali, sahibi bulunduğu Merhumpaşa gazetesinde "Hasan Âli-Kenan Döner Komedisi" başlıklı bir yazı yazar. Aynı gazetede "Genç Arkadaş” başlıklı bir yazı daha neşreder (Ali 2015: 529). Yazılarda Atsız'a hakaret vardır. Bunun üzerine Atsız, Sabahattin Ail'ye hakaret davası açar. Davanın ilk duruşması 12 Eylül 1947 tarihinde İstanbul Üçüncü Asliye Ceza Mahkemesinde yapılır (Cumhuriyet gazetesi, 13 Eylül 1947, Akgöz 2016: 197-198'den). Bu yazılar dolayısıyla Sabahattin Ali 19 Aralık 1947'de tutuklanmış, fakat 12 gün sonra serbest bırakılmıştır (Ali 2015: 529). 24.01.1948'de Sabahattin Ali eşine yazdığı mektupta şöyle diyor: "Nihal Atsız davası tekrar görüldü, 50 gün cezanın altıda birini indirecekler, kırk gün kalacak, bu sefer yattığım 12 günü de çıkarınca, bu ceza temyizde tasdik edilse bile, 28 gün kadar yatacağım demektir." (Ali 2015: 542).
Reklam
Sabahattin Ali'nin kızı Filiz Ali henüz küçük bir kız çocu­ ğuyken Ada'yla birkaç kez karşılaşıyor. Filiz Ali'nin hatırladığı tek şey Ada'nın bir davet sırasında kendisini azarladığı. Ada, ba­ basına, "Söyle şu şımarık kızına ayak altında dolaşmasın" diyor. Filiz Ali de bu azara epey içerliyor. Sabahattin Ali'nin Cimcozlarla çok yakın dost olduklarını o da hatırlıyor. Adalet'le arkadaşlıklarının ortak noktasının edebi­ yat olduğunu düşünüyor.
Sayfa 142 - YKY yayınları Nisan 2018Kitabı okudu
Sabahattin Ali'nin, Kürk Mantolu Madonna kitabının daha ilk sayfasında şöyle diyor: "Fakat insanlar nedense daha ziyade ne bulacaklarını tahmin ettikleri şeyleri araştırmayı tercih ediyorlar. Dibinde bir ejderhanın yaşadığı bilinen bir kuyuya inecek bir kahraman bulmak, muhakkak ki, dibinde ne olduğu hiç bilinmeyen bir kuyuya inmek cesaretini gösterecek bir insan bulmaktan daha kolaydır. Çoğumuz, dövüşmek isteyip istemediğimiz sorulmadan o kuyulara çoktan itildik. Çıkmak için ya karanlıklar içerisinden bir kurtarıcının belirmesini yahut da ideal koşulların oluşmasını bekliyoruz. Halbuki kurtarıcılar yok, ideal koşullar yalan. Kurtuluş isteyenin kalkıp o ilk adımı atması gerekiyor. Hem ne olacak ki, en fazla yolumuza bir ejderha çıkar Osman.
Saadet nedir?
Geçen A'mak-ı Hayal (F.Ahmet Hilmi) kitabı elime geçti ve orda şöyle diyor: Bir gün Allah peygamberleri çağırıp sormuş, "Saadet nedir?" demiş. Her biri kendilerine göre cevap vermişler. Musa: Arz-ı Mev'ud'a (Filistin) gitmektir; İsa: Bir yanağına vurana ötekini uzatmaktır; Buda; Hayatta hiçbir arzusu olmamaktır, yollu şeyler söylemiş. Sıra bizim Muhammed'e gelince: "Saadet, hayatı olduğu gibi kabul etmektir..." demiş. Ne doğru söz.
Sayfa 160Kitabı okudu
Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna kitabının daha ilk sayfasında şöyle diyor: "Fakat insanlar nedense daha ziyade ne bulacaklarını tahmin ettikleri şeyleri araştırmayı tercih ediyorlar. Dibinde bir ejderhanın yaşadığı bilinen bir kuyuya inecek bir kahraman bulmak, muhakkak ki, dibinde ne olduğu hiç bilinmeyen bir kuyuya inmek cesaretini gösterecek bir insan bulmaktan daha kolaydır." Çoğumuz, dövüşmek isteyip istemediğimiz sorulmadan o kuyulara çoktan itildik. Çıkmak için ya karanlıklar içerisinden bir kurtarıcının belirmesini yahut da ideal koşulların oluşmasını bekliyoruz. Halbuki kurtarıcılar yok, ideal koşullar yalan. Kurtuluş isteyenin kalkıp o ilk adımı atması gerekiyor. Hem ne olacak ki, en fazla yolumuza bir ejderha çıkar Osman.
Reklam
Sabahattin Ali'nin, Kürk Mantolu Madonna kitabının daha ilk sayfasında şöyle diyor: "Fakat insanlar nedense daha ziyade ne bulacaklarını tahmin ettikleri şeyleri araştırmayı tercih ediyorlar. Dibinde bir ejderhanın yaşadığı bilinen bir kuyuya inecek bir kahraman bulmak, muhakkak ki, dibinde ne olduğu hiç bilinmeyen bir kuyuya inmek cesaretini gösterecek bir insan bulmaktan daha kolaydır."
Sabahattin Ali İçimizdeki Şeytan adlı eserinde, "İnsan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı. Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı." diyor. Musa (as)'da vaktiyle kavmine şöyle demişti: Ey kavmim! Nefislerinizi öldürün. Nefsinizle hareket etmeyin, nefsinizi eğitin. Evet insanı, insan yapan şey bu değil midir? İnsanı diğerlerinden ayıran şey. Yoksa insan bu dünyada yiyip içmekten başka, nefsini geçici zevklerle oyalamaktan başka bir şey yapmazsa diğer varlıklardan farkı ne o zaman? İşte Sabahattin Ali'nin aradığı ve insanca diye nitelediği bu sebebi bakın Yüce Rabbimiz Kur'an'da nasıl açıklıyor : وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْاِنْسَ اِلَّا لِيَعْبُدُونِ "Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım." İşte insanın var oluş gayesi. Yaratılış sebebi.. Ne mutlu var oluş gayesini bilen ve bu uğurda yaşayanlara...
_(Cia ajanı Fuller’in “Yeni Türkiye” planı- 2008)_ _Atatürkçülük öldü. Nurcular ileri. Paul Henze(Cia) _Kemalizme son verip Osmanlıyla övünün. Fuller(Cia) _Türkiye, Atatürk'ün mirasını reddedip Osmanlı şeriatına geri dönmelidir. Samuel Huntington. (Cia) _Yapılması gereken Atatürk'ün İslam ve kürt düşmanlı olduğu fikrini yaymaktır. Kurt
3 Mayıs bir bayram değildir. Milli şuurun ayaklanmasıdır.
Nihal Atsız ve arkadaşları, Ankara'da cereyan eden o meşhur 3 Mayıs 1944 Hadiselerinden ve Türkçülerin tevkif edilmelerinden sonra, 3 Mayıs günü, Türkçülük Bayramı olarak kabul ve ilan edilmişti. Ben, 3 Mayıs Şenliklerine, yüksek tahsil için Ankara'ya geldiğimde katılmıştım (1956) . Söğütözü'nde yapılan Türkçülük Bayramının öyle
Reklam
IRKÇILIK-TURANCILIK DAVASI DOLAYISIYLA Bu kitap, 1944 yılında, İstanbul'da Bir Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi'nde görülen utanç yüklü bir davanın özeti gibidir. Bazı vatansever kişiler, 1944 yılında suç işledikleri, suçlu oldukları için değil; Türk oldukları, Türkçülük idealine aşkla bağlandıkları için büyük zulümlerden, işkencelerden
Bir de şöyle diyor;
"Hakkında müspet hüküm verdigim bir insanın zamanla bana fena göründüğü veya bunun aksi olduğu olurdu."
Yky
Ve o dizeler şöyle devam ediyor..
"Şu kâinatta belki bir de iyi taraf vardır, fakat görmek bize nasip olmuyor diyor ve seni düşünüyordum. Bir daha teşekkür ederim. Beni boş hayallerle avunmaktan, yaptığıma pişman olmaktan kurtardın. Ben de kendimi, adam gibi tanır bir şey zannederdim. Senin suratına bakınca melanet dolu ruhunu göreceğime yüreği çarpan bir insan görüyordum. Nah, bunak kafa..."
Sayfa 185 - Hüsamettin efendiKitabı okudu
Hatta Wilde bu yazılarının bir yerinde şöyle diyor: “Kalpler kırılmak içindirler” ve kendisinin de kalbi kırıktır.
96 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.