Haklısınız,sahiden de biraz tuhaf birisi.Ama kendini kitaplara kaptıran herkes zaten öyle tuhaf insanlardır.
Bütün insanlar kalpten ibarettir. Kimileri kalbiyle düşünür, hisseder, güler; onların kalbi sahiden çarpar, âşık olur, ağlar, diler, sever, acır, sızlar. Kimilerininki kurumuş yaprak gibidir, dokununca dağılır, ellenmez, yaklaşamazsm. Kimilerininki taş gibidir, ağır, sert, kapalı. Öyle ki kendi bile taşıyamaz.
Reklam
Rutine halel gelmedi.Hangi yara geçmişti ki sanki? Peki ya giden ne idi? Niye gidiyordu? Yok olan,kaybolan ,bir daha avuçlarıma değmeyecek,bir daha ben olmayacak şey neydi? Sahiden öyle bir şey var mıydı ki? Hepsi bir uydurmadan mi ibaretti? Bir düş müydüm yoksa?
… Portuga iyice uzandı, yeleğini yastık niyetine ağacın köklerinden birinin üstüne serip konuştu: “Şimdi biraz kestirebiliriz.” “İyi de ben uyumak istemiyorum ki.” “Olsun. Seni başıboş bırakacak değilim, afacansın malum.” Elini göğsüme koyarak beni tutsak etti. Uzun süre ağacın dalları arasından geçip giden bulutları izledik. Beklediğim an
Sahiden de öyle miydi, zamanla daha az acı çekiyor olmak sevginin azaldığını mı yoksa kalbinin uyuştuğunu mu gösteriyordu? Az da olsa geçen tüm zamana rağmen hala acı çekmek aksine ne kadar sevdiğini göstermiyor muydu?.. Sevgi biter miydi ya da unutulur mu? Yaktığı da sardığı da silinir miydi ya da iz mi bırakırdı sonsuza dek?..
88 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
Kelime oyunu mu, karmaşık hislerin aksı mı? Bir de iç döküntüsü...
Bu kitaba nerede rastladığımı hatırlamıyorum ancak ilk kez 2017'de okumuştum. O zamandan beri kitabın bende bıraktığı his hep hatırımdaydı. "Hah"ın bendeki yeri kişisel hikayemle ilgili de olabilir ama
Birgül Oğuz
Birgül Oğuz
'un özgün ve bir o kadar da şiirsel kaleminin bundaki payı yadsınamaz. Hah, ne kadar öykü kitabı olarak
Hah
HahBirgül Oğuz · Metis Yayıncılık · 2012363 okunma
Reklam
-Şimdi bana hırkadan söz etmenin sırası mı? Ben sabırsızlıkla duygularınızın adıı öğrenmek isterken, bütün ruhumla... Peki, öyle olsun. Ben size âşığım. Başka türlü bir duyguyla aşk olmaz; insan anasına, dadısına, köpeğine aşık olmaz, onları sadece sever. Olga içindeki duyguyu anlamaya gayret ederek, kendi kendisiyle konuşur gibi: -Bilmiyorum, dedi. Size âşık olup olmadığımı bilmiyorum; değilsem belki daha sonra... Ama sizi babamdan, annemden, dadımdan başka türlü sevdiğim de su götürmez. -Nasıl başka türlü? Aradaki fark ne? -Bunu sahiden bilmek mi istiyorsunuz? -Evet, evet, evet. Kendiniz de bunu bilmek istemiyor musunuz? -Niçin bilmek istiyorsunuz? -Her an bununla yaşamak için. Bugün, bu gece, yarın sabah... sizi tekrar görünceye kadar...
Hercai olabilir miyim acaba?
"Kalabalık beni sahiden sıktı. Ben ikide bir böyle oluyorum, bazen bütün insanları boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazen de hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum. Bu nefret filan değil ... İnsanlardan nefret etmeyi düşünmedim bile... Sadece bir yalnızlık ihtiyacı. Öyle günlerim oluyor ki , etrafımda küçük bir hareket , en hafif bir ses bile istemiyorum. Fakat sonra birdenbire etrafımda bana yakın birilerini arıyorum.Bütün bu beynimden geçenleri teker teker,uzun uzun anlatacak birini . O zaman nasıl hazin bir hal aldığımı tasvir edemezsiniz. "
Sizi eve bıraktıktan sonra tekrar caddeye çıktım. Caddedeki kalabalık beni sahiden sıktı. Ben ikide birde böyle oluyorum, bazen bütün insanları boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazen de hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum. Bu nefret falan değil… İnsanlardan nefret etmeyi düşünmedim bile… Sadece bir yalnızlık ihtiyacı. Öyle günlerim oluyor ki, etrafımda küçük bir hareket, en hafif bir ses bile istemiyorum. Taşıp dökülecek kadar kendi kendimi doyurduğumu hissediyorum. Kafamda, hiçbir şeyle değişilmesi mümkün olmayan muazzam hayaller, bana her şeylerden daha kuvvetli görünen fikirler birbirini kovalıyor… Fakat sonra birdenbire etrafımda bana yakın birini arıyorum. Bütün bu beynimde geçen şeyleri teker teker uzun uzun anlatacak birini. O zaman ne kadar hazin bir hal aldığımı tasavvur edemezsiniz....
Bütün çocuklar özeldir,güzeldir ama renkli gözlü çocuklar sanki sahiden cennetten gelmiş gibi değil mi? Bügün bir çocuk gördüm böyle insanın içi dalıp gidiyor öyle bir mucize bence…
Reklam
Gece yarısı gökyüzüne aittir dedin bana. Bana kalırsa da yıldız ışığı gece yarısına aitti. Ama sahiden öyle miydi?
Ehhy
"Seni de bir sen seversin." "Abla, sahiden öyle galiba." "Ne sahiden öyle?” Jimi gözlerini devirdi. “Al işte, yine ciddileşiyor, bırak her şeyi ciddiye almayı❞ dercesine. "Son günlerde bunu çok düşünmeye başladım. Benim varlığım yalnızca bana güzel, başkalarına değil. Doğrusu kimi zaman ben de kendime iyi gelmiyorum, yine de katlanılmaz biri değilim aslında..." "Bu dünyada herkes öyle değil mi? Nasıl başkaları için sadece güzel bir anlam ifade edebiliriz sanki? Sırf bu düşünceye tutunarak bu zamana kadar dayanmadım mı ben? Eşime katlanamadığım kadar belki o da bana katlanamıyordur. Biz nasıl karşımızdakini eleştiriyorsak, karşımızdaki de aynı sebeplere dayanarak bizi eleştirebilir."
Sayfa 78 - Athica BookKitabı okudu
Annen beni gerçekten sevdi, biliyorum; ama neydi bu ‘sevgi’ onun yalnızca daha önceden edinmiş olduğu bakış bi­çimlerine verdiği addı. Beni, hep, ya yanlış an­ladı, ya da hiç anlamadı. Beni hiçbirzaman sahi­den ben olarak göremedi ki, o zaman kimdi Annen’in ‘sevdiği’?... Bende ben olmayan birini hatta birşeyleri 'sevdi’; sonra, bekledikleri­ni bulamadıkça, duygulan o sevgi’si nefrete dönüşmeğe başladığı zaman da, ne yazık ki, gene, ben değildim nefret ettiği kişi... Beni tanıyarak, bilerek, görerek; sahiden ben olan benden nefret etseydi, inan, sevinirdim buna. Öyle olmadı.
Sahiden ben olan benden nefret etseydi, inan, sevinirdim buna. Öyle olmadı.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.