Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mehmet Nazım'ın bilinen son sözü
Yaralı komutanını istasyondaki doktorlara yetiştirmek için atını dolu dizgin süren Ankaralı Zeynel Çavuş ağlayarak ona yalvarır: "Gözünü seveyim dayan komutanım" . Yarbay Mehmet Nazım'ın bilinen son sözü dudaklarından burada dökülür: "Asıl siz dayanın çocuğum." (Ruhlarınız şad olsun.)
İnönü Muharebeleri, düzenli ordu ve Millet Meclisi Hükûmeti’ne bağlı kuvvetlerin bir hareketidir, bir gösteridir. Nihai zafer değildir, nihai bir meydan muharebesi de değildir. Orada öyle bir hazırlık da yoktu.Esas meydan savaşı Sakarya’dır. Uzun bir düzenli ricat -ki Türk ordusu orada ricatı öğrenmiştir- ve stratejik olarak başarılı bir uygulamadır.O nihai noktada Sakarya Meydan Muharebesi sahici bir meydan savaşıdır, uzun bir savaştır. 22 gün 22 gece sürmüştür. Sonraki safha Başkumandanlık Meydan Muharebesi dediğimiz Afyon Kocatepe’dir.Ancak ocak ve mart aylarının zor iklim şartlarında yapılan İnönü Muharebeleri’nin moral ve motivasyon açısından çok ciddi katkıları vardır. Savaşın olabileceğini ve devam edeceğini göstermesi bakımından önemli olup başarılı savunma savaşlarıdır. Nitekim diplomasiye yansıyan önemli sonuçları da olmuştur.
Reklam
"Dünyanın hiçbir ordusunda yüreği seninkinden daha temiz, daha sağlam bir askere rastlanmamıştır."
Sayfa 293Kitabı okudu
"Hürmet sana ey şan dolu sancağım, Baştan başa arza hakim ol şahım, Türk Ordusu, Türk Ordusu sayende, Sakarya'da kurtuldu şan otağım, Dünyalara bedeldir mahcemalin, Allah'ıma emanettir Kemalim."
Sayfa 268Kitabı okudu
"8/9 Eylül 1921, Perşembe'yi Cuma'ya bağlayan gece, saat 02:00 İsmet Paşa Alagöz'deki son cephe emrini yazdırmaktadır. İletecek habercinin okuyunca gözleri dolar: 'Allah'ım sana şükürler olsun !"
Sayfa 246Kitabı okudu
Mustafa Kemal ve arkadaşlarını Anadolu yollarında dolaştıran, bin bir güçlükle güreştiren yapıcı ve yaratıcı ağrı, Malazgirt'in ve büyük fethin başladığı işi asırlar boyunca devam ettirecek ve nasıl Sinan ile Nedim'i, Yunus ile Itri'yi muzaffer rüyalara borçlu isek, gelecek çağların şerefini yapacak olan isim ve eserleri de İnönü'nde, Sakarya ve Dumlupınar'da harita başında geçen uykusuz gecelere ve bu gecelerin ağır yükünü kemik ve kanı pahasına taşıyan isimsiz şehit ve gazilere borçluyuz.
Reklam
(Papoulas)
"Tozu dumana katarak Ankara'ya doğru kaçan Türk Ordusu görmek, onu takip edip tarihten silmek hayalleriyle çıktığı Çal Dağı'ndan dürbünle kuzeye baktığında, Erif dağı yamacında var gücüyle siper kazan Türk askerleri görür."
Sayfa 224Kitabı okudu
"Yarbay Sabit (Noyan) Bey'in 1200 savaşçıyla Çal Dağı'na çıkan alayı, ancak 150'siyle yürüyerek inebilir. Gerisi, Çal Dağı'ndaki yere düşürmedikleri bayrağın bedelidir."
Sayfa 218Kitabı okudu
Yoktan Var Edilmiş Şehir
Normalde eğitim bir sene olarak planlanıyor. Ama koşullar beklenecek gibi değil. İlk mezunlarını Ekim 1920 'de veriyor Talimgah. 42 kişilik bu ilk grubun diplomasını bizzat Mustafa Kemal ve Fevzi Paşa dağıtıyor. İşte Abidin Paşa Köşkü'ndeki Talimgah 'da yetişen bu subaylar, Sakarya ve Büyük Taarruz 'da düşmanın yenilmesinde en büyük rolleri oynayanlar. Ruhları şad olsun.
Herhalde Sakarya Savaşı'ndan sonra idi. Bir gün Türk Ocağı'nın açılış töreni yapıldı. Nutuklar söylendi, milli marşlar çağırıldı. Genç öğretmenlerle Sultanî'nin yetişkin öğrencileri coşkun şiirler okudular. Bunlardan bir tanesinin, kıvırcık sarı saçlı mavi gözlü, uzun boylu bir delikanlının okuduğu şiirin adı ''Kırk Haramilerin Esiri'' idi: Haydutların reisi, türlü işkencelerden sonra, esirin bir kolunu kestiriyor. Ama yiğit adam cellatlarına meydan okuyor. O zaman Harami-başı bağırıyor adamlarından birine: ''Öteki kolu da kes. Öteki kolu da kes...'' Bir anda beklenmedik bir şey oluyor: Birden, balta esirin elinde parlıyor. Şimdi iyi hatırlamıyorum, ama sanırsam hikaye de böyle sona eriyordu. Şiir kadar, onu okuyanın okuyuşunda da başka bir güç vardı. Sarışın delikanlı şiiri okumamış, onda dile gelen, ayaklanmış esir Anadolu'nun dramını oynamıştı. Onun kollarının geniş hareketleri, sıçrayışları, dizlerini yere vuruşları hala gözümün önündedir...
Kurtuluş Yıllarının Bir Anısı İçinde Nazım HikmetKitabı okudu
Reklam
Hızır Gibi Yetiştin Paşam!
-Șimdi Sanköy, Eskișehir, Bozüyük, Kütahya, Afyon, Sivrihisar üzerinde uç... dön, tasarruf yap! -Aman Pașam, dedi, pilot, bu kadar yere uçacak benzinimiz yok! Pașa, hiddetlendi... -Yettiği kadar uç!.. Bu emir kesindi. Gazi, itiraz kabul etmezdi. Pilot derhal dışarı firladı ve birkaç dakika sonra göklerde idi. Ne kadar havada kaldı, pek bilmem ama bir, bir buçuk saat kadar sonra döndü. Gazi'nin yanına elindeki fotoğraflarla girdiği zaman masa üzerinde duran haritalar karşılaştırıldı. Bundan sonra düşmanın üç koldan ilerlediği anlaşıldı. Ayrca bu fotoğraflardan düşmanın 180 bin kişi kadar bir kuvvete sahip olduğu tespit edildi. Gazi, birden: -Toplayın haritaları. Hazırolsun arabalar!.. dedi. İstasyonda derhal bir hareket başladı. Sakarya vadisinden așağıya, Kavuncu Köprüsünün așağısına kadar gittik. Gazi, müdafaanın yaplacağı yerleri arazi üzerinden tespit etti. Ayrıca istihkâm yaplacak yerleri de işaretledi ve sonra İsmet Paşaya hitaben: -Düşmanın mezarı burası olacaktır. Yunan burada boğulacaktır, dedi. Bu sözleri kulaklarımla duydum, Ürperdim.
Sayfa 158Kitabı okudu
"Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça, terk olunamaz."
Sayfa 160Kitabı okudu
"İstihkamcılar şehitleri naaşlarının sıcakta bozulmaması veya düşman eline geçmemeleri için süratle defnederler."
Sayfa 154Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.