Vebalardan korkuyoruz. Hastalıklardan korkuyoruz. Mikroptan korkuyoruz ve ona göre ince hesap yapıyor ve uzaklaştırıyoruz. Kurgulara inanıyoruz. Birisi; "şurada koleradan bir ölüm olmuş" dese tüm beldede telaş yayılır. Her yeri korku kaplar. Bütün herkes o kişinin o salgın hastalığın ilk kurbanı olduğunu düşünür. Fakat şu ahlâkî hastalıklar, Allah'ın ve peygamberinin kızdığı şu maddeye kulluk, arzulara kulluk, güce kulluk, zevklerine uyup yoldan çıkma, isteklerinin peşine takılma, zevklerine, hoşuna giden şeylere, eğlenceye, şarkıya, çalgıya, rahatlama ve teselli araçlarına dalma, komutanlara, prensiplere, liderlere ve sloganlara körü körüne kesin itaat etme, gerçeklere gözünü kapatma, tekrarlanan tecrübelere önem vermeme, rüyalara dalma, ümitlere dalma, insanı sonsuza kadar kutsallaştırma, onların hatadan ve sapıtmaktan masum olduklarına inanma, kahramanları kutsallaştırma, liderleri kutsallaştırma, politikacıları ve politikacıların dışındakileri kutsallaştırma huyları, bütün bunlar daha fazla tehlike oluşturan durumdur.