Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Varsa Alırım
Samimiyet istiyorum artık! Boğuldum dili süslü ama yürekleri boş insanlardan!
Güçlü olmak istiyorum güçlü görünmek değil. Mutlu olmak istiyorum, mutlu görünmek değil. İyi olmak istiyorum iyi görünmek değil... Ne çok görüntüyle alâkalı her şey, görünene ait sanki yaşam. Hâlbuki görünmeyenin elinden akıyor zaman. Görünmeyenden alıyoruz tüm varlığımızı, yaratılışımızı. Görünmek adına her şeye bürünüyoruz ve eziyoruz ayaklarımızın ve gururumuzun altında her şeyi. İnsan olmak adına insan olmaktan çıkıp var ediyoruz kendimizi. Güzel dışında hiçbir şeye yaşam hakkı tanımıyoruz. Güzellik de belli bir kesimce kısıtlanmış alana hitap ediyor. Herkesin güzel bulduğu şeyi sahipleniyoruz ruhsuzca. Samimiyet, merhamet ve değer yargılarını değersizleştiriyoruz sahip olmadığımız için. Şöyle düşünüyorum da ben ötekileştirdiğiniz o kişiyim. Kimseyi kendi düşüncelerimin altında ezmeye çalışmadım. Kendi güzelliğimi kimsenin önünde bulmadım; gördüğüm her şey daha güzeldi benim için. Daha güçlü hissetmek için kimseyi de ezmedim. Ego savaşım bir başkasının yıkımı olmadı. Çocukluğumdaki gibi kalmayı istedim hep. Öylesine olduğum gibi, içimden geldiğince, çaba sarf etmemiş çocuk kalbimle. Neden iyi şeyler terkediliyor hep, neden olduğuna sahip çıkmadan olacağının peşine düşüyor insan. Kavgam bitmedi, bitmeyecek hatta kendimle bile. Evrildiğim her şeye, herkese karşı çocuk yanım savaşta olacak. Ne zaman kendimden gitsem yine kendime doğru kosacağım. Çocuk adımlarımla, çocuk şarkılarımla, çocukken sevdiklerimle. Şimdi nasılım bir yanım hâlâ o günlerimden kalma, bir yanım büyüyor bir yanım eksik ve o çocuktan eksilmiş...🦉✍🏻
Reklam
Bazen nasıl davranmam gerektiğini bilmiyorum ve yanımdaki insanları kendime Ay kadar uzak hissediyorum. Ben samimiyet istiyorum. Bunun haricinde hiç kimseden hiç bir zaman bir beklenti içinde olmadım. İnsanların ikinci bir yüzünü görünce üzülüyorum. Oysa hayatımda yer almak için kimsenin ne ikinci bir yüze, ne olmadığı gibi biri gözükmesine, ne de hissetmediği halde yüzüme parlatılmış sözler söylemesine hiç gerek yok. Sonrasında mutsuzluğum dünyanın öbür bir ucuna yol alacak kadar çok üzülüyorum. Üzülmek; ne olursa olsun bir türlü alışamıyorum. Ben herkesi olduğu gibi kabullendim ve beni de olduğum gibi kabul etmelerini bekledim. Çünkü ben sevdiklerimin ne kusursuz olmalarını, ne de sütten çıkma ak kaşık olmalarını bekledim. Hem kusuru güzel bulduğum anlar bile oldu sevdiğim insanlarda; "nazarlık" gibi mesela. Ama değer verdiğim insanların benim gibi düşünüp, hissetmediğini gördüğüm zaman canım acıyor. Sonra işin yoksa üfle dur, bir türlü geçmiyor.
Küçük intikamlar
- Küçük intikamlardan söz etmek istiyorum. Eminim merak ediyorsun küçük intikamları. Küçük intikamlar kimdir dahası benim küçük intikamlarım var mı?.. Genel olarak küçük intikamlar çok sinsi ve önemsizdirler. Öyle de görünmek istiyor olabilirler. Ne zaman geldikleri fark edilmez. Her an ortaya çıkabilirler. Genellikle ön yargılardan beslenirler.
TEDİRGİNLİK ISTIRAPTIR
             TEDİRGİNLİK ISTIRAPTIR   "Boş bırakılmış bir insan, baş belasıdır"
Ah Franz kafka! Benim hüzünlü kekim.." 1883 senesi yazında, sıcağın kasıp kavurduğu bir yaz gününde buz gibi biri olarak doğuyorsunuz. Prag'da Almanca konuşan bir Yahudi ailenin, 6 çocuğundan en büyüğüsünüz. İki küçük kardeşiniz bebeklik döneminde ölüyor. İkinci Dünya Savaşı'ndan birkaç yıl önce hayatınızı kaybediyorsunuz. Ardından
Reklam
Bir bjk maçı günüydü orada bilet kontrol görevi yapoyordum. Sonra orada bir arkadaşım hostes olarak gelmiş uzun zamandır görmediğim bir arkadaş. Bu arkadaş sıkıcı sorgulayan 32 yaşlarda halen üniversiteyi bitirmeye çalışan kendi halinde asosyal bir tip. Bu bana özenmeye başlamış. Benim gibi maç etkilinliklerine, konserlere çalışmaya gitmeye
576 öğeden 381 ile 390 arasındakiler gösteriliyor.