"Sana aldırmaz; öyle hemen de çıkıp gelmez sana, sen onu ne denli bekliyor olsan da. senin beklemen: bir boşunalık duygusudur yalnızca; gerçekler içinde hayallerin; olup-bitenler içinde olamayacakların düşlenmesi -boyuna ve boşuna bir düşüş - oysa o, gelişmektedir. Sana doğru. Sen hiç bilmeden -beklerken, bilmeden- senin beklediğindir o; ama sen, bilmiyorsundur. Gelmeyeceğini sanarsın. Yıllar geçtikçe, hatta, hiç gelmeyeceğini bildiğini sanarsın -yıllar geçer, emin olduğunu da sanarsın artık hiç gelmeyeceğinden. Senin beklemen: hüzünlü ama dingin bir umutsuzluktur; bir an önce bitirip gitme isteği çökmüştür üzerine -hatta bitiremeyeceğini de bildiğin bir çok şeye aldırmazca ve umarsızlıkla girişip, hepsini yarım bırakıp gitmek, bir ayartı kadar keskindir artık. -Yaşamının anlamı bulunmamıştır, bulunamayacaktır- O, gelmeyecekti ya; sonuçsuz, bir son olarak, ölüm, gelebilir, artık, işte.."
Hani çiçekler vardır,sanarsın, hep tomurcuk kalacaklar (öylesine uzun sürmüştür ki gelişmeleri, serpilmeleri, olgunlaşmaları); inanamadığın bir hızla, pırıl pırıl açıverirler ya işte, öyle : birdenbire geliverir yaşamının anlamı.
Reklam
Hani
Hani çiçekler vardır - sanarsın, hep tomurcuk kalacaklar (öylesine uzun sürmüştür ki gelişmeleri, serpilmeleri, olgunlaşmaları); oysa, gün gelir, inanamadığın bir hızla, pırıl pırıl açıverirler ya - işte, öyle: birdenbire geliverir yaşamının anlamı.
Gayrık geri tepeleri, yaylaları Tanrım bilir. Kar, birkaç karış tutunmuştur belkim... Kurt, kuş donakalmıştır yazı yabanda. Allah, fakire fukaraya acısın... Çalısı çırpısı, tezeği olmayana acısın... Vay mübarek kar vay... Bir düşünce kalkmak aklına gelmez. Mecali mi yok, yoksam pek mi irahat bulur bu toprağı? Bir bulut geçse üstünden, davetçi başı kesilir. Yığıl babam yığıl... Ne yol bırakır ne bel... Sanarsın bir dünya düz ayak olmuş... Köy, bir büyük mapusane...
Sana aldırmaz; öyle hemen de çıkıp gelmez sana, sen onu ne denli bekliyor olsan da. Senin beklemen : bir boşunalık duygusudur yalnızca; gerçekler içinde hayallerin; olup-bitenler içinde olamayacakların düşlenmesi — boyuna ve boşuna bir düşüş------ oysa o, gelişmektedir. Sana doğru. Sen hiç bilmeden — beklerken, bilmeden. Senin beklediğindir o; ama sen, bilmiyorsundur. Gelmeyeceğini sanarsın. Yıllar geçtikçe, hatta, hiç gelmeyeceğini bildiğini sanarsın — yıllar geçer, emin olduğunu da sanarsın, artık hiç gelmeyeceğinden. Senin beklemen : hüzünlü ama dingin bir umutsuzluktur; bir an önce bitirip gitme isteği çökmüştür üzerine — hatta bitiremeyeceğini de bildiğin birçok şeye aldırmazca ve umarsızlıkla girişip, hepsini yarım bırakıp gitmek, bir ayartı kadar keskindir artık. —Yaşamının anlamı bulunmamıştır, bulunamayacaktır —o, gelmeyecektir— ya; sonuçsuz bir son olarak, ölüm, gelebilir, artık, işte...
788 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.