.... Ama Amerigo böyle boş ümitlere kapılmazdı: Yıl 1953'tü ve o güne kadar yapılan bütün seçimlerde, hava yağmurlu da olsa güneşli de olsa, herkes oy vermeye gelmişti. Hele bu kez, iktidar partisi yeni bir seçim kanunu çıkarmışken; öbür partilerin " dalavere kanunu" adını verdikleri bu kanuna göre koalisyon, oyların %50+1'ini alırsa, meclisin üçte ikisini ele geçiriyordu... Amerigo politik değişikliklerin uzun ve karmaşık yollar izlediklerini şansın hemencecik yüzlerine güleceğini beklememek gerektiğini öğrenmişti; o da birçokları gibi, denneyim sahibi olmanın biraz da karamsarlık demek olduğuna inanıyordu, Öte yandan, sürekli elinden geleni yapmayı öneren bir ahlak ilkesi vardı; yaşamın başka alanlarında olduğu gibi politikada da insanlar için ahmakların dışında, izlenecek iki yol vardı: Pek fazla umuda kapılmamak ve yapılan her şeyin bir işe yarayacağına inanmak.