“Sanırım adalet, vicdanımız ile yasa arasında bir yerde duruyor. Bu nedenle yasa, adaleti sağlamakta tek başına yeterli olamaz. Ama adaleti sağlamak için yasalara inanmaktan başka da çaremiz yok.”
"Oğlum, geleceğin hakkında hiç mi düşüncen yok?" "Şey, elbette bazı düşüncelerim var. Tabii var." Biraz düşündüm. "Ama pek fazla yok, sanırım. Pek yok, sanırım." "Olacak," dedi bizim Spencer. "Olacak, evladım. İlerde öyle çok düşüncen olacak ki, ama iş işten geçmiş olacak."
Sayfa 19 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Zihnin bazen yanlış anlamayla rahatsız olmak yerine sakinleşmek gibi aksi bir hali vardır ve kendimizi olduğumuz gibi tanıtamayacağımız yerlerde tam olarak yok sayılmaktan sanırım bir tür zevk alırız.
Sayfa 114Kitabı okudu
Geçmiş tuhaf bir şey. Daima sizinle beraber. Sanırım on ya da yirmi yıl önce olan şeyleri düşünmeksizin bir saat bile geçiremiyoruz, ancak çoğunlukla bunların hiçbir gerçekliği yok, çoğu öğrendiğimiz olaylar, tıpkı tarih kitaplarındaki ıvır zıvır gibi. Sonra tesadüfen bir görüntü, ses ya da koku, özellikle de koku, sizi harekete geçiriyor ve geçmiş size gelmekle kalmıyor, siz geçmişin ta içine gidiyorsunuz.
Sayfa 31 - Kapra Yayıncılık
Sanırım, hiçbir boka yeteneğim yok. Arada bir içten olmak ve itiraftan çekinmemek gerek. Değil mi? Bir gece çöp tenekesini boşaltırken, kendimi de çöp bidonuna atsam iyi olacak.
Sayfa 91 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
Ama insanoğlu doğada hiçbir şeyin boşuna yaratılmadığını (yani doğada insanın yararına olmayacak hiçbir şeyin olamayacağını göstereceğim diye böyle yana yakıla araştırmalar yaparken, sanırım sadece doğanın ve tanrıların insanlar gibi hezeyan içinde olduğunu gösterebildi. Tanrı aşkına, baksanıza sonunda olanlara! Doğadaki bunca rahatlığa karşın insanoğlu bunca rahatsızlık yaşamaya mecbur kaldı, fırtınalara maruz kaldı mesela, depremlere, hastalıklara ve daha nicelerine. Bu kez şöyle düşünmeye başladı, bütün bu felaketler tanrıları öfkelendirdikleri için başlarına geldi, çünkü yanlış işler yapıp tanrılara zarar verdiler ya da tanrıların kendine özgü ibadet şekillerine harfiyen riayet etmediklerinden günah işlediler. Günlük yaşamlarında edindikleri deneyimler onlara bunun tersini söylese de, yaşadıkları sayısız örnek bu tür felaketlerin hiç fark gözetmeden hem dindarların hem de dinsizlerin başına gelebileceğini kanıtlasa da, yine de kafalarında kök salmış bu önyargıdan bir türlü vazgeçmediler; çünkü başlarına gelen bu olayları, nasıl kullanacaklarını bilemedikleri aletler gibi değerlendirmek onların kolaylarına geldi, böylece sistemi toptan yok edip yeni bir sistem kurmaktansa, nasıl cahil doğdular, öyle de yaşayıp gittiler.
Reklam
1,000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.