Gerçekten anlam veremediğim şeyler oluyor memleketimde. Caydırıcı cezaların gerekliğini defalarca deneyimliyoruz maalesef. İnsanlarda hükmetme dürtüsü insanlığın bir köşesinde daima var. Kimisi buna id der kimisi kişilik bozukluğu kimisi ise direkt 'zorbalık'. Benim bahsetmek istediğim şey bunların hep kademeli olduğu... Önce emekler
Özellikle de genelde 'izm' ile biten ve bir nebze aklımıza yatan bir düşünceyi sahiplenmeyi ve bir düşüncemiz varmış gibi davranmayı çok severiz. O kadar sahipleniriz ki hem de! Bu tezimize antitez üreten biri konuşurken onu dinlemek yerine ona verilebilecek bir cevap düşünme davranışımızı biraz olsun açıklıyor. Gerçi böyle de olmasa yani insanlar kendilerine ait olmasa da belli bir fikrin etrafında toplanmasalar nasıl toplumsal uzlaşma içinde olurduk ki? Yine de her şeyin fazlası zarar.
Felsefebulvari
@Felsefebulvari
·
19 Şubat 10:57
"Birçok insan kendi düşüncesi varmış gibi yaşıyor."
Bir dileğimiz olur ve onun gerçekleşmesi için çabalarız. Bir gün dilek gerçek oluverir. O zaman seviniriz tabii. Ama sonra, dileyecek yeni bir dilek bulunca, o kabul olan dilek üzerinden sevincimiz kalkar. Toparlarsam; dileğimize erince duyduğumuz sevinç er ya da geç sönüyorsa, her türlü kendimizi boşa harcamış olmaz mıyız?
Nurgül Hacer Durav
@Duravuss
·
19 Eylül 2023 03:28
Kendini boşuna harcamış olur insan,
Dilediğine erer de sevinç duyamazsa.
''Sağ kanattaki beyler, sol kanattaki beyler, halk acı içinde!
Adına ister cumhuriyet ister monarşi deyin, halk acı içinde ve bu bir gerçek.
Halk aç, üşüyor. Sefalet halkı cinsiyetine göre suça ya da kötülüğe itiyor. Zindanın oğullarını, genelevin kızlarını aldığı halka acıyın! Fazlasıyla kürek mahkumunuz, fazlasıyla fahişeniz var.
Bu iki yara neyi gösteriyor?
Toplumun yapısı kangrene dönüşmüş.
Hastanın başucunda muayene için toplanmışsınız işte, o zaman hastalıkla ilgilenin.''
Oğuz Aktürk gönderisi vesilesiyle bu konuda 'şahsi' fikrimi belirtmek istiyorum.
Ben kadınlar hakkında böyle düşünen filozof ve düşünürlerin fikirlerine tam anlamıyla adapte olamıyorum. Hak verdiğim fikir ve yönlerini de dogmatikliklerini gizlemek için bir maske gibi görüyorum ve bu önyargımı maalesef engelleyemiyorum. Toplumun ataerkil yapısına kan pompalayan bu görüşleri topluma enjekte etmek gibi bir hizmetleri var ve bunları kendi fikirleri gibi yansıtmaları bana ilginç geliyor çünkü onların tek yaptığı topluma pompaladıkları görüşleri tekrardan bünyelerinde topladıkları bir kısır döngü yaratmak. Bu döngünün kırılması için daha fazla feminist olduğunu iddia edene değil, gerçekten feminizmi ve feminizm felsefesini doğru anlamış veya en azından cinsiyetlere eşit mesafeli insanlara ihtiyacımız var.
Sigmund Freud'a göre kadın, iğdiş edilmiş bir erkektir.
Platon'a göre kadın, bir köleyle aynı değerdedir.
Cemil Meriç'e göre kadın, ırzını teslim edecek bir zorba için yaşar.
Çok okunan bazı yazar ve filozofların kadınlar hakkındaki görüşleri ne yazık ki hastalıklıdır.