Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
'ne yaptın yıllar uçup giderken? en güzel zamanlarını nereye gömdün? yaşadın mı, öyle mi sanıyorsun? baksana, yeryüzü nasıl da soğuyor. yıllar geçmeye devam edecek, arkalarından karanlık bir yalnızlık, bastonuyla titrek bir yaşlılık ve onun ardından da ıstırap ve keder gelecek. hayali dünyan kararacak, hayallerin ise ağaçtan düşen sarı yapraklar gibi toprak altında kalacak.'
235 syf.
8/10 puan verdi
·
10 saatte okudu
Sevgili Yaşar Kemal’in tüm kitaplarını yılların önce okumuştum. Şu sıralarda yeniden ele almaya karar verdim. İnce Memed’le başlamadım çünkü eskiden beni en çok etkileyen kitabı oydu. Onu en son okuyacağım. Sarı Sıcak, sevgili Yaşar Kemal’in harika diliyle bana gerçekten sarı sıcağı yaşattı, yıllar sonra. Anadolu’yu daha iyi anlatan yazarımız galiba yok.
Sarı Sıcak
Sarı SıcakYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20235bin okunma
Reklam
35 yaş
Yaş otuz beş! yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Otuz Beş Yaş Şiiri
Yaş otuz beş! yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Faik Baysal
Muharrem Dayanç
Muharrem Dayanç
: "Türk edebiyatında en çok ilgimi çeken bahislerden biri “yazarlar ve anneleri”dir. Konu bu kadar genel değil elbette bahsi biraz daha daraltarak söylemek gerekirse “küçük (hatta çocuk) yaşta annesini kaybeden yazarlar”dır. Başlangıçta Tevfik Fikret (12), Ahmet Hâşim (7), Yahya Kemal (13), Ahmet Hamdi Tanpınar (14), Ziya Osman Saba
Sözgelimi, işte burada bundan iki yıl önce, tam bu vakitte, bu saatte, bu kaldırımda yine tek başıma, yine sel, tıpkı şimdiki gibi yürüdüğünü hatırlıyor insan! Ve o zaman da hayallerin hüzünlü ve yaşamanın eskiye göre daha iyi olmasa da hem daha kolay, hem daha rahat olduğunu, şimdi üzerine yapışan bu kara düşüncenin o zaman olmadığını hatırlıyor insan; bu vicdan azaplarının, gece gündüz rahat vermeyen karamsar, iç karartıcı azapların olmadığını. Ve kendine soruyorsun: Nerede hayallerin? Ve başını sallıyor, şöyle diyor: Yıllar ne çabuk geçiyor! Ve yine soruyor kendine: Ne yaptın bunca yılı? En iyi zamanlarını nereye sakladın? Yaşadın mı yaşamadın mı? Baksana, diyor kendine, baksana, yeryüzü nasıl soğuyor. Daha yıllar geçecek ve peşinden kasvetli yalnızlık gelecek, bastonlu, titrek yaşlılık gelecek, peşinden de sıkıntı ve bunaltı. Fantastik dünyan ağaracak, donacak, hayallerin kaybolacak ve ağaçlardan düşen sarı yapraklar gibi dökülecek....
Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ve kendine soruyorsun: Nerede hayallerin? Ve başını sallıyor, şöyle diyor: Yıllar ne çabuk geçiyor! Ve yine soruyor kendine: Ne yaptın bunca yılı? En iyi zamanlarını nereye sakladın? Yaşadın mı yaşamadın mı? Baksana, diyor kendine, baksana, yeryüzü nasıl soğuyor. Daha yıllar geçecek ve peşinden kasvetli yalnızlık gelecek, bastonlu, titrek yaşlılık gelecek, peşinden de sıkıntı ve bunaltı. Fantastik dünyan ağaracak, donacak, hayallerin kaybolacak ve ağaçlardan düşen sarı yapraklar gibi dökülecek.
Galatasaray tarihinin Metin Oktay gibi sembol figürlerin­ den Karıncaezmez Şevki, 1940-70 yılları arasında Türkiye'nin en çok tanınan simalarından biriydi. Onu gazete, dergi sayfala­ rında görmek veya doğrudan kendisiyle karşılaşmak insanları mutlu ederdi. Sarı-kırmızı ilginç kıyafetleri, sarı-kırmızı otomo­ bili ve kendine özgü tavırlarıyla, İstanbul sokaklarında "en faz­ la 30 kilometre süratle" dolaşırdı. 1919 doğumlu Karıncaezmez'in gerçek adı Şevki Güney'di. Ona Karıncaezmez namını, devrin İstanbul Emniyet Amiri, sonradan bakanlık da yapan Orhan Eyüboğlu vermişti. Çünkü Şevki hayatı boyunca bir tek karıncayı bile incitmedi. Yıllar bo­ yu İstanbul'un en kibar şoförü seçilmesi de boşuna değildi. En büyük özelliği, 40 yıl boyunca hep çiçekle dolaşmasıydı. Ordi­ naryüs Profesör Şükrü Baban gibi, sosyete gazetecisi Ümit De­ niz gibi o da piyasaya çiçeksiz hiç çıkmazdı.
Sayfa 219 - YKY yayınları ekım 2004Kitabı okudu
Ve yine soruyor kendine: ne yaptın bunca yılı? En iyi zamanlarını nereye sakladın? Yaşadın mı yaşamadın mı? Baksana, diyor kendine, baksana, yeryüzü nasıl soğuyor. Daha yıllar geçecek ve peşinden kasvetli yalnızlık gelecek, bastonlu, titrek yaşlılık gelecek, peşinden de sıkıntı ve bulantı. Fantastik dünyan ağaracak, donacak, hayallerin kaybolacak ve ağaçlardan düşen sarı yapraklar gibi dökülecek...
Yaş otuz beş! yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allahım bu çizgili yüz? Ya gözler altındaki mor halkalar? Neden böyle düşman görünürsünüz, Yıllar yılı dost bildiğim aynalar? Zamanla nasıl
Reklam
Otuz Beş Yaş Şiiri
Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Sözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allahım bu çizgili yüz? Ya gözler altındaki mor halkalar? Neden böyle düşman görünürsünüz, Yıllar yılı dost bildiğim aynalar? Zamanla nasıl
Yıllar, o kedi gözlü, uzun sarı saçlı unutulmaz kızı alıp onu pembe saçlı ve bu sıcakta düşünülemeyecek kadar tatlı kıvrımları olan unutulmaz bir kadına dönüştürmüş olsa bile. Boyu hâlâ ortalama uzunluktaydı, teni de aynı şekilde şeftali rengi ve berraktı. Tek bir çil bile bu mükemmelliği bozmaya cesaret edemiyordu.
Sayfa 31 - NoahKitabı okudu
"...Ve kendine soruyorsun: Nerede hayallerin? Ve başını sallıyor şöyle diyor: Yıllar ne çabuk geçiyor! Ve yine soruyor kendine: Ne yaptın bunca yılı? En iyi zamanlarını nereye sakladın? Yaşadın mı yaşamadın mı? Baksana, diyor kendine, baksana, yeryüzü nasıl soğuyor. Daha yıllar geçecek ve peşinden kasvetli yalnızlık gelecek, bastonlu, titrek yaşlılık gelecek, peşinden de sıkıntı ve bulantı. Fantastik dünyan ağaracak, donacak, hayallerin kaybolacak ve ağaçlardan düşen sarı yapraklar gibi dökülecek. Ah, Nastenka! Sonuçta hüzünle yalnız kalır insan, tam anlamıyla yalnız ve hatta yazıklanacak bir şey bile olmaz – hiç, tam olarak hiç... Çünkü kaybolup giden her şey, her şey hiçtir, aptalca, yuvarlak sıfır, yalnızca hayaldir!"
Yıllar sonra bir tweet’te okudum, sarı özlemin ve nostaljinin rengiymiş. Bir defterin üzerini sarıyla kapladıklarında anladım, bazı şeyleri içimden dökebilmeyi ne kadar özlediğimi.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.