“İnsanların inandığı farklı inançların olmasının nedeni kendilerine inanmamaları. Ben de insanlara inanmıştım ve bir taygada gibi yolumu şaşırdım, öyle şaşırdım ki, kurtulma umudumu yitirdim. Neler gördüm neler… Eski İnanışçıları da, Yeni İnanışcıları da, Cumartesicileri de, Hlistleri de, Papazcıları da, Rahipsizleri de, Avusturyacıları da, Malakanları da, Hadımları da. Her inanç yalnızca kendini övüyor. Bakın işte hepsi de kör enikler gibi sürünüyor. İnanç çok ama ruh bir tanedir. Sende de, bende de, onda da. Demek ki, herkes kendi ruhuna inansa, herkes birleşecek. Herkes kendine inanırsa, herkes birlik olur.”
Sayfa 569Kitabı okudu
Şaşırdım kaldım işte Bilmem ki nemsin ? Bazen kız kardeşimsin Bazen öp öz annemsin Sultanımsın susunca Konuşunca kölemsin Eksilmeyen çilemsin Orada ufuk çizgim Burda yanım yöremsin Beni ruh gibi saran Sonsuzluk dairemsin Çaresizim çaremsin Şaşırdım kaldım işte Bilmem ki nemsin?
Reklam
Enn sevdiklerimden..
Kurbağalara bakmaktan geliyorum, dedi Yakup Bunu kendine üç kere söyledi Onlar ki kalabalıktılar, kurbağalar O kadar çoktular ki, doğrusu ben şaşırdım Ben, yani Yakup, her türlü çağrılmanın olağan şekli Daha hiç çağrılmadım Biri olsun "Yakup!" diye seslenmedi hiç Yakup! Diye seslenmedi ki, dönüp arkama bakayım Ve içimden durgun ve çürük bir suyu düşüreyim Ceplerimdeki eskimiş kağıt parçalarını atayım Sonra bir güzel yıkanayım da. Ben size demedim mi.
Sayfa 379 - Yapı Kredi Yayınları
Şaşırdım Kaldım İşte
Şaşırdım kaldım işte, bilmem ki n'emsin? Bazan kızkardeşimsin, bazan öpöz annemsin, Sultanımsın susunca, konuşunca kölemsin, Eksilmeyen çilemsin, Orda ufuk çizgim, burda yanım yöremsin, Beni ruh gibi saran sonsuzluk dairemsin, Çaresizim, çaremsin. Şaşırdım kaldım işte, bilmem ki n'emsin?
Beni suçlayanların sizi nasıl etkilediğini bilemiyorum. Ama öyle ikna edici konuşuyorlardı ki, az kalsın ben bile kim olduğumu unutacaktım. Buna karşın, tek bir doğru laf etmediklerini söylemem gerekir. Sıraladıkları bunca yalan arasında, özellikle birine çok şaşırdım. Güya mükemmel bir hatip olduğumdan sizi aldatmamam için dikkat etmeniz gerekiyormuş! Hemen şimdi kanıtlayacağım üzere mükemmel bir hatip olmadığım hâlde, yüzleri bile kızarmadan böyle konuşmaları, yapılabilecek en büyük utanmazlıktır kanımca. Ancak, mükemmel hatip derken doğruyu söyleyenleri kastediyorlarsa ona bir şey diyemem! Eğer kastettikleri buysa, onların anladığı şekilde olmasa da iyi bir hatip olduğuma ben de katılıyorum.
Sözde senden kaçıyorum Dolu dizgin atlarla Bazen sessiz sevdasın İpekten kanatlarla Ama sen hep bin yıllık bilenmiş inatlarla Karşıma çıkıyorsun En serin imbatlarda
Reklam
Öleceğimi öğrenince çok şaşırdım. Azrail'i atlatmayı umduğumdan degil; bir gün herkes gibi ruhumu yetkili makamlara teslim edeceğimi elbet biliyordum. Ama o gün öyle uzak ve muğlaktı ki,galiba ölümümü görmeye ömrüm vefa etmez sanıyordum. Bilmek farkinda olmama yetmiyordu.
Şaşırdım kaldım, büyük işkenceli umutlar...
. Sanma ki ben burada hayal kırıklıklarından ötürü acı çekiyorum, tersine. Bütün beklediklerimi, kötü bile olsa gerçek için kolayca feda edişime bazen şaşıyorum.
Yüzüne bakınca müthiş şaşırdım: Derin bir umutsuzluk vardı yüzünde, gözleri yaş içindeydi. “Söyle,” diye fısıldadı sonunda, “bana acı çektirmek çok mu hoşuna gidiyor? Senden nefret edebilmeliyim. Tanıştığımızdan bu yana bana acıdan başka ne verdin ki...” Sesi titriyordu, başını göğsüme dayamak için bana doğru eğildi. “Belki de bu yüzden seviyorsun beni,” diye düşündüm. “İnsan sevinçlerini unutur da, acılarını hiçbir zaman unutmaz...”
Sayfa 106Kitabı okudu
Reklam
Bir gün annem babama dedi ki: “Kızların çok üstüne düşüyorsun, bahçedeki çocukları kor­ kutuyorsun, daha küçücük çocuk onlar.” Babam da anneme dedi ki: “Küçücük müçücük, çükleri yok mu onların?” Çok şaşırdım, o dediği şeyin ne olduğunu biliyor gibiyim ama bu yüzden onlara kızacağını hiç ummazdım. Hem o şey­ den babamın da var, neden onlara kızıyor hiç anlayamıyorum. Şaşırdım kaldım ama bunu çözmeliyim, ne nedir öğrenme­ liyim.
Hülagü Han'ın Bağdat'ı Ele Geçirmesi ve Halife'nin Cimriliği Üzerine
Hülagü Bağdat'ı fethedip girdiğinde, Halife'nin elinde altın, gümüş ve başka hazinelerle dolu bir kule buldu, bu öyle doluydu ki kimse hiçbir yerde böylesini görmemiştir. Ama Halife pinti olduğu için ne yeterli bir ordu edinmeyi ne de atlılara hediyeler vermeyi bildiğinden, felaketten kaçamadı. Hülagü bu büyük hazineyi gördüğünde büyük bir hayranlık duydu, Dünya'da bu kadar çok altın olabileceğine güçlükle inandı ve Halife'yi çağırttı ve huzuruna çıkardı. Sonra dedi ki: "Halife söyle bana, bu kadar çok hazineyi niçin biriktirdin? Cimriliğin karşısında şaşkına döndüm ve süvariler ve halkına dağıtmayı ya da vermeyi reddedecek kadar cimri olmana pek şaşırdım. Ne yapacaktın bunu? Senin düşmanın olduğumu, seni ele geçirmek ve senin mirasını kaçırmak için büyük bir orduyla üzerine geldiğimi bilmiyor muydun? Bunun öğrendiğinde, niçin hazineni alıp seni ve şehrini savunmak için süvarilere ve askerlere vermedin?"
Sayfa 76
"Neye uğradığımı şaşırdım burada. Her şey öyle beklenmedik, insafsız ve hızlı bir şekilde değişmiş ki neye uğradığımı şaşırdım. Bana biraz yardım edemez misiniz?"
Geri199
1,500 öğeden 1,486 ile 1,500 arasındakiler gösteriliyor.