"Ama güç dengesi hemen hemen hiç değişmez ve her süper-devletin ana topraklarına hiçbir zaman dokunulmaz. Üstelik Ekvator çevresindeki, sömürülen halkların emeği aslında dünya ekonomisi için hiç de gerekli değildir. Bunlar dünyanın zenginliğine hiçbir şey katmaz, çünkü ürettikleri her şey savaş için kullanılır, savaşmanın amacı ise her zaman, ve­rilecek başka bir savaşta daha iyi bir konumda olmaktan başka bir şey değildir.
Sence doğruyu söylediğin zaman senden kuşkulanılması, yalan söylemediğin halde sana yalancı denmesi kadar büyük bir haksızlık olamazdı; çünkü o durumda hakkını aramanın, seni suçlayana karşı kendini savunmanın çaresi yoktu ve öylesine bir manevi yaranın neden olduğu hayal kırıklığı içine işler, yüreğinde yanmaya devam eder ve asla söndürülemeyecek bir yangına dönüşürdü.
Reklam
Malatya Hadisesi ve Tutuklanması Osman Yüksel’in hayatındaki en önemli mahkemelerden birisi Malatya suikastının azmettiricisi olarak gözaltına alınması olayıdır. 17 yaşındaki Hüseyin Üzmez, arkadaşlarıyla Ahmet Emin Yalman’ı gazetesi Vatan’da yazdığı yazılar nedeniyle öldürmeyi planlamıştır. Adnan Menderes’in Malatya konuşması için şehre gelen
Malatya Hadisesi ve Tutuklanması Osman Yüksel’in hayatındaki en önemli mahkemelerden birisi Malatya suikastının azmettiricisi olarak gözaltına alınması olayıdır. 17 yaşındaki Hüseyin Üzmez, arkadaşlarıyla Ahmet Emin Yalman’ı gazetesi Vatan’da yazdığı yazılar nedeniyle öldürmeyi planlamıştır. Adnan Menderes’in Malatya konuşması için şehre gelen
"Ama güç dengesi hemen hemen hiç değişmez ve her süper-devletin ana topraklarına hiçbir zaman dokunulmaz. Üstelik Ekvator çevresindeki, sömürülen halkların emeği aslında dünya ekonomisi için hiç de gerekli değildir. Bunlar dünyanın zenginliğine hiçbir şey katmaz, çünkü ürettikleri her şey savaş için kullanılır, savaşmanın amacı ise her zaman, verilecek başka bir savaşta daha iyi bir konumda olmaktan başka bir şey değildir."
Sayfa 204Kitabı okudu
DÜNYA - AHİRET DENGESİ
Âl-i İmrân 14 Nefsânî arzulara, (özellikle) kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, soylu atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere düşkünlük insanlara çekici kılınmıştır. İşte bunlar dünya hayatının geçici menfaatleridir. Hâlbuki varılacak güzel yer, Allah’ın katındadır. Tefsiri Müfessirlerin bir kısmı, âyetin üslûbunu ve
I, 515-516
Reklam
-İSLAM DÜNYÂ GÖRÜŞÜ Kadir Mısıroğlu 2. Bölüm -Müellif:İslam Dünyâ Görüşü'nde akla büyük bir değer atfedilmekle berâber,bunun mâhiyeti felsefi bir ıstılah/terim olan rasyonalizm ile aynı değildir.Zirâ rasyonalist filozoflar,varlık sebebi olmayan hiçbir şeyin mevcud olmadığına,mâkul/akledilebilir olmayan bir şeyin bulunmadığına
Üç devlet de, büyük ölçüde ıssız ve keşfedilmemiş yerlerden oluşan, Kutup çevresindeki ucu bucağı olmayan topraklarında hak iddia eder: Ama güç dengesi hemen hemen hiç değişmez ve hiçbir süper devletin ana topraklarına hiçbir zaman dokunulmaz. Üstelik Ekvator çevresindeki, sömürülen halkların emeği aslında dünya ekonomisi için hiç de gerekli değildir. Bunlar dünyanın zenginliğine hiçbir şey katmaz, çünkü ürettikleri her şey savaş için kullanılır, savaşmanın amacı ise her zaman, verilecek başka bir şey değildir. Köle haklarının emeği, yalnızca sürekli savaşın temposunun hızlandırılmasını sağlar. Onlar olmasa da, dünya toplumunun yapısı ve varlığını sürdürme yolu temelde degişmeyecektir.
Okyanusa Taşıdığı Suda Boğulmak
Güç dengesi hemen hemen hiç değişmez ve her süper-devletin ana topraklarına hiçbir zaman dokunulmaz. Üstelik Ekvator çevresindeki, sömürülen halkların emeği aslında dünya ekonomisi için hiç de gerekli değildir. Bunlar dünyanın zenginliğine hiçbir şey katmaz, çünkü ürettikleri her şey savaş için kullanılır, savaşmanın amacı ise her zaman, verilecek başka bir savaşta daha iyi bir konumda olmaktan başka bir şey değildir. Köle halkların emeği, yalnızca sürekli savaşın temposunun hızlandırılmasını sağlar. Onlar olmasa da, dünya toplumunun yapısı ve varlığını sürdürme yolu temelde değişmeyecektir.
Sayfa 218 - Can YayınlarıKitabı okudu
Smith, Keynes, Marx
Avrupa'da yüzlerce yıl içinde yavaş yavaş ticaret yaygınlaştıkça, zenginlik arttıkça, araziler alınıp satıldıkça ve işgücü de alınıp satı­labilen bir mal haline geldikçe piyasalar ortaya çıktı. 18. yüzyılda, başta batı Avrupa'nın daha zengin bölgelerinde olmak üze­re, nispeten serbest bir arazi, işgücü ve sermaye piyasası oluşmaya başladı.
Reklam
Ama en önemlisi, buralarda bitmez tükenmez bir ucuz emek kaynağı bulunmasıdır. Ekvatoral Afrika'yı, Ortadoğu ülkelerini, Güney Hindistan'ı ya da Endonezya Takımadalarını denetimi altına alan devlet, boğaz tokluğuna başını kaldırmadan çalışan yüz milyonlarca ırgatın bedenlerini de ele geçirmiş olur. Bu bölgelerin nerdeyse açıkça köleleştirilmiş
Savaş Barıştır
Ama güç dengesi hemen hemen hiç değişmez ve her süper-devletin ana topraklarına hiçbir zaman dokunulmaz. Üstelik Ekvator çevresindeki, sömürülen halkların emeği aslında dünya ekonomisi için hiç de gerekli değildir. Bunlar dünyanın zenginliğine hiçbir şey katmaz, çünkü ürettikleri her şey savaş için kullanılır, savaşmanın amacı ise her zaman, verilecek başka bir savaşta daha iyi bir konumda olmaktan başka bir şey değildir.
Sayfa 204Kitabı okudu
19 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.