Daha önceleri ona eziyet eden, sürekli bulmak için uğraştığı hayatın amacı artık onun için yoktu.
"Canlıları ölülerden ayıran çizgiyi hatırlatan bu çizginin bir adım ötesi bilinmezlik, acı ve ölümdür. Orada ne var? Kim var? Orada, boşluğun, ağacın, güneșin aydınlattığı çatının ardındaki ne? Kimse bilmez ama herkes bilmek ister; insan bu çizgiyi geçmeye korkar ama geçmek ister ve bilir ki er geç onu geçmek, orada, çizginin diğer tarafında ne olduğunu öğrenmek zorunda kalacak, orada, ölümün öte tarafında ne olduğunu kaçınılmaz olarak öğrenmek zorunda kalacağı gibi."
Sayfa 218 - Türkiye iş bankası,kültür yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
"Ne hâle… ne hâle getirdiler ülkeyi!" dedi ve ekledi: "Ama sabret, sabret!"
Sayfa 206
Rus Ordusu’nun kaçan hayvan üzerinde bir kırbaç etkisi yaratması gerekiyordu.Deneyimli atlı şunu biliyordu: En iyisi,kırbacı havada tutmaktır,onu koşan hayvanın başına indirmek değil.
"Ne iyi olurdu," diye düşünüyor lu, "ne iyi olurdu, her şey Prens Mariya'ya göründüğü gibi sade ve açık olsaydı. Bu dünyada kurtuluşun nerede olduğunu ve sonra orada, ölümden sonra bizi neyin beklediğini bilmek ne iyi olurdu! Şimdi ben, 'Merhamet et bana Tanrım,' diyebilseydim ne kadar mutlu olurdum… Ama bunu kime söyleyeceğim? Ya, belirsiz, ulaşılmaz bir varlıktır, ki ben ona seslenemem, seslensem de söyleyecek söz bulamam; ya da bir hiçtir," diye konuşuyordu kendi kendine, "y da o, buraya Prenses Mariya'nın şu muskaya işlediği Tanrı'dır. Anlaşılır şeylerin hiçliğinden ve anlaşılamayan ama her şeyden önemli olan bir şeyin yüceliğinden başka gerçek olan hiç, hiçbir şey yok!"
Onlarla ilgilenmemekle kalmamış, onları fark etmemiş, onları hemen. unutmuştu da. Başı yanıyordu, kan kaybettiğini duyuyor, başının üzerinde uzak, yüksek, sonsuz gökyüzünü görüyordu. Biliyordu ki bu kendi kahramanı olan Napoléon'dur ama şimdi yüzen bulutlarıyla o yüksek, sonsuz gökyüzüyle kendi ruhu arasında geçen şeylerle karşılaştırılınca Napoléon ona öyle küçük, o kadar önemsiz bir adam gibi geliyordu ki. O durumda, başında duran kim olursa olsun, bu kişi kendi hakkında ne söylerse söylesin ona göre hepsi birdi; onu mutlu eden tek şey, başucunda insanların durmakta oluşuydu
Reklam
Günün kritiği
Uyumak istiyordu ama uyku tutmayacağını, en kötü düşüncelerin aklına yatakta geldiğini biliyordu.
Yıldızlar artık kendilerine kimsenin bakmadığını biliyorlarmış gibi, kapkara gökyüzünde kendi oyunlarına dalmışlardı. Bir parlıyor, bir sönüyor, birbirlerine telaşla eğlenceli ama gizemli bir şey fısıldıyorlardı.
Bir insanı bir kere sevip sonsuza kadar ona sadık kalabilir mi? Ben gerçek aşkın bu olduğunu düşünüyorum.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.