Dizi | Son Yaz
"Yağmur'a iyi bak." "Canım pahasına savcım." "Bana savcım deyip durma. Savcı değilim ben." "Ne deyim savcım sana ? Sana ben ne deyim ?" "Baba diycen oğlum baba. " -29.5.24 𝙎𝙊𝙉
GAZETENİN BİR HAFTASI: KÜBİTEM için tutulan daire Devlet gazetesinin en lüks bürolarından birisi idi. Apartmanın girişi Bayındır sokaktandı ama salonu Meşrutiyet caddesine bakardı. Üç oda ve bir salondan oluşan büronun bir odası sırf Dündar Taşer'e tahsis edilmişti. Dündar Taşer misafirlerini burada karşılar görüşür, sohbetlerini burada
Reklam
Devrim ve karşı devrim
27 Mayıs darbesini hâlâ “devrim” diye alkışlayanlar var. Tarihe bakışta “devrim – karşı devrim” gözlüğünü takanlar, bu iki kavramada sığmayan olgulara objektif ve analitik bakamıyorlar. “Karşı devrim”in 1939’da başladığını yazanlar bile çıktı! “Parti devleti” daha fazla devam edebilir miydi? ‘Devrim’ diye kutsama veya karalama… Yüz on yıllık bu
Özgürlük Nedir?
Mahkumla gardiyan arasında özgürlük açısından pek büyük bir fark göremedim ben. Gardiyanla, hapishane müdürü arasında da pek büyük bir fark yok bence. Hapishane müdürüyle, Savcı bey arasında da. O zaman özgürlük bundan başka birşey olmalı. En ileri düzeyde özgürlük için ne deniyor? İnsanın özgürlüğü başkasının özgürlüğüyle sınırlırıdır, sınırlı. Sınırlı bir özgürlük? Hem sınır, hem özgürlük? Yani sınır bir hapishanenin duvarlarında olabilir, başkasının özgürlüğü de; ama sınır değil mi? Sınır varsa özgürlük yoktur sınırdan kurtarmak için başkalarından kurtarmak gerek önce, dersem ne dersin? Sonra tabi ki kendinden. Ve işte sınırsızlık ve özgürlük. Yaratılan her şeyden kurtarırsan yaratan kalır sadece. Yaratan sınırsızdır ve özgürlükte ancak onda sınırsızdır. EYVALLAH Ahmet Beyler Elçi youtube.com/@beylerbeyibayb...
Osmanlı'nın İlk Meydan Muharebesi - İkizce Savaşı (1286)
Osmanlı Devleti'nin ilk meydan muharebesi sayılacak İkizce Savaşı (bazı kaynaklarda Eğrice yahut Ekinci diye anılır) büyük bir zaferle neticelenmiş (1286), fakat Osman Bey canı gibi sevdiği ağabeyi Sarıyatı Savcı Bey'in şehit düşmesi (bazı kaynaklar Osman Bey'in diğer kardeşi Gündüz Alp'in, bazıları her ikisinin bu savaşta şehit düştüğünü yazar) yüzünden zaferin tadına varamamıştı.
Savcı Bey:
"Kendine gel Osmancık, biz intikam peşinde değil, devlet peşindeyiz."
Reklam
Savcı Bey:
"Devlet olacaksak harcını canımız kanımızla yoğuracağız Osman, buna alışmalıyız."
1258 yılının 9 Mayıs'ı...
Gecenin alacalı hüznü çekilip günün ilk ışıkları pembe pembe Söğüte gülümserken, Söğüt'ün daracık sokaklarını sevinç çığlıkları doldurdu: “Müjdeler olsun! Müjdeler olsun!” Kayı Han Aşireti'nin beyi Ertuğrul Gazi'nin Sarıyatı Savcı ve Gündoğdu'dan başka bir oğlu daha olmuştu. Bu güzel haberi herkes bekliyordu. İmam sabah namazının duasını daha da uzattı. Bereketli topraklarda, neslin de bereketine dua edildi. Daha sonra çocuğu kundaklayıp, aşirette bulunan Âhi şeyhlerinden birinin kucağına verdiler. Adının Osman olması kararlaştırılmıştı, Unvanı ise “Fahreddin” olacaktı.
Yalnız Ardıç
Gerçek bir devrimci mi görmek istiyorsun? İşte burada gerçek bir devrimci var; Yalnız Ardıç. Yüzyıldır burada tek başına zamana ve olaylara şahitlik eder. Asla suçlamaz, yargılamaz, savunmaz. Ama gölgesini de kimseden ve hiç bir şeyden esirgemez. Bütün devinimi kendi içindedir. Burada böyle tek başına ve dimdik durur. Eşhedü der. Ben
Tarihimizi biliyormuyuz
1927 yılında "İki yüz bin" Yahudi, "Sekiz yüz bin" Ermeni'ye kimsenin ruhu duymadan isim, soy isimleri Türkçe'ye çevrilerek Türk kimliği verildi. Aslında bu pek önemli bir konu değil. Çok daha önemlisi şu; Bundan daha can alıcı olan konu şu ki; Kripto dediğimiz bu 1 milyon Yahudi ve Ermeni kitle hiçbir zaman yırtık
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.